30. Çelişki ♠ SON

77.5K 4K 423
                                    

Çoktan gitmiş adamın peşi sıra takılan bakışlarım, onun bıraktığı kasvetli yoklukta yolunu bulamadı. Hayal ve gerçeğin kesiştiği ince noktada savrulan zihnime yer edinen onlarca soru işareti var- dı ve her biri ruhumu kemiriyordu. Bıraktığı kâğıt parçası durduğu yerde rahatsızlık yaratırken, elimi uzatıp onu alamayacak kadar çaresizdim. Oysa sarhoş olmak, cesareti saklandığı yerden çıkarır ve saçmalıkla harmanlardı. Babamın eve sarhoş geldiği akşamlardan hatıralarıma yadigâr, tecrübeyle sabitti. Nitekim allak bullak düşüncelerime dakikalar önce bir yenisinin daha eklenmesiyle bunu defalarca sorguladım.

O adam bana yardım edebileceğini söylemişti, gerçekten yardım edebilir miydi?

“Hare, beni duyuyor musun?”

Omuzlarımı saran zarif parmakların bedenimi sarsmasıyla düşüncelerim bir sis bulutu misali dağıldı ve tedirgin gözlerini yüzüme diken Derin’e baktım.

“E-efendim?”

“Nihayet! Kaçtır adını tekrar ediyorum, bir an ayakta uyuduğunu düşünmüştüm.”

Gülümsemeye çalışarak sarhoş bilincimden birkaç doğru kelam çıkarmaya yeltendim.
“Ben dalmışım, seni endişelendirdiysem özür dilerim.”

Ellerini omuzlarımdan ayırdı ve sağ koluma girdiğinde üst katta bulunan locaya ilerlemeye başladık.

“Endişelendim evet, ama özür dilemene gerek yok. Sinirlerim bozuktu, o yüzden telaş yaptım sanırım.”

Adımlarıma son verip ona doğru döndüm. “Bir şey mi oldu?” “Önemli bir şey değil.”

“Bilmek istiyorum,” dedim ısrarcı bir tutumla.

“Sezgin.” Omuz silkip bakışlarını yukarı, oturduğumuz locaya odakladı. “Az önce beni lavaboda sıkıştırdı, inanabiliyor musun kadınlar tuvaletine girdi aptal!”

“O kadar gözü döndüyse demek ki.”

“Eğer bir daha aynı şeyi yaparsa o dönen gözlerini oyarım, bunu ona da söyledim.” Kızgındı, öyle ki bakışlarına kadar sinmişti katıksız öfke.

“Derdi neymiş?”

“Saçmalık.” Elini sinirle saçlarının arasından geçirdi ve sakinleşmek adına derin bir nefes aldı. “Benimle konuşmak istiyormuş, konuşmak istemediğimi söyledim ama zorladı. Tartıştık biraz, en son çıkarken de dans etmeme izin vermediğini söyledi ve defolup gitti. Geri zekâlı! Sana ne benim dans etmemden, sen kimsin!”
“Tamam, sakin ol. Hadi gel. Ateş aşağı inmeden gidelim, epey geciktik.”

Başını salladığında bu sefer ben onun koluna girip çift görmeye başladığım basamakları tırmandım. Masaya geldiğimizde Izabelle birkaç metre ilerideki topluluğun arasında dans ederken, Sezgin’in burnundan soluduğunu fark ettim. Elindeki kadehi kafasına diktikten hemen sonra yenisine yöneliyordu. Eğer alkol hislerimi etkilemediyse Ateş’i etrafımda hissedememiştim.

“Ateş.” Seslenmeme bir yanıt alamazken, Sezgin bakışlarını önündeki korkuluklardan ayırmadan konuştu.

“Size bakmaya gitti.”

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin