60. Firak ♠

43.9K 3.7K 778
                                    


Bölümler çok sık geldiği için bir önceki bölümü okuyup okumadığınızı kontrol edin lütfen.

Oy ve yorum bırakırsanız emeklerimin karşılığını almış olurum. Keyifli okumalar...

🔥

Kirpik uçlarıma sinen acı katıksızdı, tüm organlarımı ele geçiren amansız bir illet gibiydi. İyileşmem olanaksızdı, bunu biliyordum. Bildiğim için gidiyordum. Beni ondan uzaklaştıran lanet yollara serpiştirdim safi kırıklıklarımı ve o öyle kördü ki kırık yanımı ezip geçebilirdi fakat parçaları takip ederek beni bulamazdı. Velev ki bundan mütevellitti adım adım bulaştığım firar. Kokusuna başka bir koku karışırken yakınlarında olamazdım. Onu başka bir kadına dokunurken hayal etmek dahi ölümle eş değerken en mubah olanı kaçmaktı benim için.

Carl'ın hemen önünde durdum ve göz alıcı tabelasına baktım. Bu doğru değildi belki, ama başka bir seçeneğim olmadığından dolayı tam da oradaydım. Geçmeye başlayan iğnenin etkisi, bedenimi ele geçirmek için aç bir kurt gibi pusuda bekleyen soğuktan hemen önce içime zemheriyi getirirken kollarımı bedenime sardım. Girmek zorundaydım, orada bekleyemezdim. Çöken omuzlarımla birlikte, dışarı taşan insanların üzerinde dolaştırdım çerçevesi yorgun elalarımı. Burası Crvena gibi değildi, görüşünüze göre her türlü ruhun mesken tuttuğu bir mekândı. Ellerim kalın ceketimin düğmelerine giderken, sıcak tenimi sakınmak is- tercesine avuçlarımın arasında sıktım.

"Hadi ama fıstık, daha fazla bekleyemem."

Kaba erkek sesiyle irkilerek tüm düşüncelerimden geçici olarak sıyrıldım. Kendini hatırlatan adamın varlığıyla hızla ona dön- düğümde, yüzündeki kademsiz ifadeye baktım kısa bir süre. Beni arabada beklemesi gerektiğini, ücreti ona getireceğimi söylesem de güvensizlik bu kentte de işliyordu hiç şüphesiz ki. Aracını yakınlara park ettikten sonra peşimden ayrılmamıştı.

"İçeriye girmem gerekiyor," dedim mekânı işaret ederek. "Girelim o zaman," dedi gayet rahat bir tavırla.

Çaresizce başımı sallayıp adımlarımı Carl'a yönlendirdim. Girişte bekleyen korumalar, üzerimde kabataslak göz gezdirdikten sonra gerekli teferruata yer vermeden içeriye aldılar beni ve hemen arkamdaki iri kesim adamı. Ne tarafa gideceğimi bilemedim. Bu kalabalıkta Brett'i nasıl bulabilirdim ki?

"Şimdi ne yapıyoruz bebek?"

Ne ara kulağımın dibine yaklaştığını bilmediğim adamdan mümkün mertebe uzaklaşıp, ona kızgın bakışlar fırlattım. Sırf beni buraya getirdiği için kendinde bulduğu cüret inanılmazdı.

"Bekle! Birini bulmaya çalışıyorum."

Yüksek sesi zorlukla bastıran sesim ona ne denli ulaşmıştı bilemiyordum ancak dudağının kıvrılan sol yanıyla oldukça iticiydi.

"Geçen her saniye borcun artıyor yalnız."

Gözüme çarpan bar kısmıyla "Tamam!" diye bağırdım. Hemen sonra hızla bar tezgâhına ulaşıp, yüksek taburelerin üzerine tırmandım.
"Buraya bakar mısın?" İçki servisi yapan barmene sesim ulaşmamıştı fakat yaptığım saçma sapan el hareketleri sayesinde beni nihayet fark edebilmişti.

"Buyurun, ne alırsınız?"

Böyle bir şey nasıl söylenirdi, hiçbir fikrim olmamakla birlikte daha o saniyede yerin dibine girdim. Hemen arkamda görünümünden zerre hoşlanmadığım adamın varlığı fazlasıyla canımı sıkıyordu. Üstelik gerektiğinden fazla dibime girmesi yüzünden kendimi diken üzerinde hissediyordum.
"Hanımefendi, alkol için bir tercihiniz var mı?" Tepesinde topladığı kıvırcık saçları konuştukça sallanıyordu adamın, bu komik bir görüntüye sebebiyet verse de o an dudaklarımın kıvrılmaya mecali yoktu.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin