14. Meneviş ♠

122K 8.2K 907
                                    

Benliğimin paragraflarına kızgın demirle kazınmış yazgım
okunamayacak kadar karman çorman olmuşken, avuç içimde
beslediğim yalnızlığım itinayla sadık kaldı melankolime. Uzun
metrajlı dakikalarım geçmek bilmiyor, tükenmişlik seviyem had
safhaya ulaşıyordu.

Sıcaklığıma düşman olan Ruhlar Şehri'nde sıcaklığımı korumak
isteyen bir ruh vardı.

Evde, özellikle kaldığım odadaki ısıtıcılara rağmen ayaklarım
hep soğuktu. Bunu kimseyle paylaşmasam da gece uyandığımda
yatağımın ayakucunda ufak bir ısıtıcıyla daha karşılaştım. Bırakanın kim olduğunu bilmem buna şaşırmama engel değildi. Ateş'in emriyle çıktıktan sonra sabahın erken saatlerinde eve gelmişti Derin.

Akşam hazırlanmamız için gerekli olan eşyaları yanında
getirmeyi ihmal etmemişti. Ateşte ısıtılarak saçlarımıza şekil verebileceğimiz demirden bir maşa ve oradaki kadınların bazı tozlardan elde ettikleri kısıtlı malzemelerle yüzümü renklendireceğimiz gereçlerin hepsini kaldığım odadaki masaya dizmişti.

Dizlerimin dibinde duran ısıtıcının sıcağında, ayaklarımın
ısınmasıyla gevşeyerek bana uzattığı mavi elbiseyi inceledim.
Düz, mavi bir elbiseydi ve elde dikildiği aşikârdı. Tıpkı herkesin
üzerinde olan kıyafetler gibi dikiş hataları göze çarpıyordu. Ancak
ebatları nedeniyle hayatım boyunca giymediğim ve giyemeyeceğim kadar iddialıydı benim için.

"Ben bunu giyemem," dedim tuhaf gözlerle elbiseye bakarken.
"Fazla iddialı, hem neden mavi istedi ki?"

Derin, yatağın üzerinden aldığı siyah elbiseyi üzerine tuttu ve
tahta dolabın kapağına yapıştırılmış, folyoya benzeyen yüzeyden pürüzlü görüntüsüne baktı.

"Bunu ona sormalısın."

"Sorduğum sorulara nadiren yanıt alabiliyorum." Elimdeki
elbiseyi yatağın üzerine bıraktığımda beyaz bir elbise gözüme çarptı. Bembeyaz, yarım kollu bir elbiseydi ve kollarında üç sıra beyaz taşlı işlemeleri mevcuttu. Yine düz kesim bir elbisesiydi ve muhtemelen diz hizasında bittiğini tahmin ettiğim elbisenin tek iddiası sırtındaki açıklıktı.

"Bence giymelisin, emin ol Ateş'i sinirlendirmek istemezsin."

İsteksizce yerimden kalkıp odada dolaşmaya başladım. Tamam,
sessiz bir kızdım fakat sükûnete alışkın dilim şimdi bunun
ceremesini çekiyordu ve bu çok fazlaydı.

"Her dediğini yapıyorum zaten ama giyeceğim kıyafete bile
karışması sence de fazla değil mi?"

Olumlu anlamda başını sallayıp yatağa oturdu. "Haklısın ama
ne yapabiliriz ki?"

Mavi elbiseyi tekrar elime alıp ev botlarını ayağıma geçirdim.
"Ben ne yapacağımı biliyorum."

Koridora çıktığımda salonun ters istikametine doğru yürüyerek
en baştaki odanın önünde durdum. Derin, bu odanın Ateş'e
ait olduğunu söylemişti ancak hiç girmemiştim. Kapıyı çalmak
için elimi kaldırdığımda onu zaten göremediğimi hatırlayıp ağır
ağır indirdim kulpu.

İçeri attığım bir adımla buram buram taze çekilmiş acı kahve
kokusu ulaştı burnuma. Kapıyı ardımdan kapatıp sırtımı kapıyla
bütünleştirdim. Perde görevi gören örtüler nedeniyle oda neredeyse
karanlıktı ve bir tek bu odanın camları siyaha boyalı değildi.
Gördüğüm kadarıyla duvarlara kadar koyu griye boyanmıştı oda
ve açık renk tek bir nesne bile yoktu.

HİS 🔥  (Yeniden Yayınlanıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin