HİS 🔥 (Yeniden Yayınlanıyor)

HİS 2 BÖLÜM~ 21

Bu bölümler ilk kez wattpad de yayınlanıyor. Düzenleyerek atıyorum, hazır bölümler değil. Bu noktadan sonra her gün atamasam da elimden geleni yapacağım. Oylarınız ve yorumlarınız beni daha seri bölüm yayınlamaya teşvik eder <3

🔥

Kıskançlık denen illetin ruhumda sağladığı hâkimiyet sağlam ve acı vericiydi. Geçişleri ete girip çıkan keskin bir bıçak gibi kanatırken, zihnimin onunla dolu çukurlarına katran damlatıyordu.

Kuruyan boğazımın orta yerinde konaklayan yumru her saniye biraz daha hacim kazanıyordu. Gözlerim gördüklerine lanet ederken, olduğum yerde kaybolmak ile o kadını olduğu yerde kaybetmek arasında tehlikeli bir mekik dokuyordum.

"Kim olduğunu bilmiyorum ama güzel kadın," dedi bana yandan, alaycı bir bakış atarak. "Ve çok seksi!"

Öfkeyle önündeki şişeyi kaptım ve üzerime dikilen bakışları umursamadan büyük bir yudum aldım. Ağzıma yayılan yakıcı tat öğürmeme sebep olacak kadar kuvvetliydi. Hayatım boyunca hiç böyle bir şey içmemiştim. Alkolün ağır tadının harmanlandığı sıvı, asit kadar keskindi ve genzimi yakarak mideme taş gibi oturmasına adım adım şahit olmuştum. Müziğin sesi oldukça yüksek seyrederken, yanan ateşin büyüklüğü etrafı fazlasıyla aydınlatıyordu. Ölü toprakların üzerine serpiştirilen ruhların bir kısmı kendi halindeydi, çoğunluk ise grup halinde dans ediyordu. Ağabeyim ve Yasemin birbirleriyle ilgilendikleri için durumunun farkında değillerdi ancak Derin'in gözleri benim ve Ateş'in üzerinde gidip geliyordu.

Kadın beline uzanan sarı saçlarını savurarak dans etmeye devam ederken, Ateş parmaklarının arasında duran toprak kadehten bir yudum aldı. Bakışları ara ara kadına çarpsa da çoğunlukla etrafına bakıyordu. Kadın sergilediği her figürde biraz daha Ateş'e yaklaşıyor ve ara ara toprağa basan çıplak parmak uçlarında yükselerek kulağına bir şeyler fısıldıyordu.

"Sakin ol, henüz bizi görmedi. Şimdi Sezgin ona geldiğimizi haber verecek." Kulağıma eğilerek söylediklerinden sonra Sezgin'e kalkması için işaret etti.

Sezgin doğrulmak üzereyken, "Dur biraz," diyerek onu durdurdum. Şişedeki kalan alkolün tamamını mideme gönderdikten sonra ayağa kalkan ben oldum. Kalkarken sendeleyen bedenimi öfkenin yan etkisi olarak kabul ederek, gözlerimi bizimkilerin üzerinde gezdirdim.
Ağabeyimin üzerime çevrilen bakışlarına sorun yok bakışı attıktan sonra Ateş'in olduğu yeri gösterdim. "Ufak bir işim var. Siz eğlenmenize bakın."

Ağabeyim onaylamak mahiyetinde gözlerini usulca açıp kapattı. "Geç kalma güzelim."

"Tabii, kalmam."

Ayakkabılarımı ayağımdan sıyırdıktan sonra toprağa bastığım öfkeli adımlarım oldukları yöne doğru ilerledi. Tuhaf bir şekilde attığım her adımda görüntüler birbirine karışıyor ve yer ayağımın altından kayıyormuş gibi hissediyordum. Kirpiklerimi hızlı hızlı kırpıştırıp başımı iki yana salladım. Sadece ufak bir şişe alkolle sarhoş olamazdım değil mi? Elbette olamazdım. Aramızda çok az bir mesafe kalmıştı beni fark ettiğinde. Göz- lerimizin kesişmesiyle aradığını bulmuş gibi dikleşen omuzları, lacivert kazağının altından tüm ihtişamıyla belirginleşti. Ancak şu an o kadar sinirliydim ki, ne özlemle çehreme kilitlenen göz-
lerine ne de tapılası güzelliğine kapılmayacaktım.

"Biz sizi mühim işlerle ilgileniyorsunuz sanıyorduk Ateş Bey," dedim yanına bir iki adım kala. Ardından hâlâ dans etmekte olan kıza bakıp çenemi buruşturdum. "Gerçekten bu kadar önemli olduğunu tahmin etmiyordum."

Kelimeler dudaklarımdan öyle rahat dökülmüştü ki sanki kırk şişe kadeh devirmiştim. Üstelik ağzımın içindeki yumuşak deride hissettiğim uyuşma hissi de cabasıydı.