Bazen bir kelime yeterdi kendini ifade etmeye ve bazende bütün kelimeleri toplasan, ifade edemezdin kendini. Ben ikincisini yaşıyordum şimdi. Kendimi anlatmaya kelimeler yetmiyordu. Acım hafiflemişti ama bu seferde yerini birçok soru işareti almıştı. Kafamı en çok kurcalayan şey boşanmaydı. Kıyametin kopuşunu göze alıp boşanmakta kararlıydım ama kararsız olduğun şeyse, boşanma davasını ne zaman açacağımdı.
Kaçışı yoktu bu yolun, er yada geç açılacaktı bu dava.Beynimi meşkul eden düşüncelerle kalkıp, lavabonun yolunu tuttum. Bir güzel elimi yüzümü yıkadıktan sonra, mutfağa girdim. Kendime bir kahve yapmak için ketılı çalıştırdığımda, ışığının yanmadığını gördüm. Yine elektirikler kesikti. İlk dafa bir yerde bu kadar çok elektirik kesintisine şahit oluyordum.
Çaresizce mutfaktan çıkıp yatak odasına ilerledim. Bugün Kerem in izin günüydü ve bana Urfa yı gezdirmek için söz vermişti. Teklif ondan gelmişti ve bende kabul etmiştim.Kendimi en iyi şu kelimelerle ifade edebilirdim galiba;
Dipsiz bir kuyuya düşmüştüm ben ve esrarengiz bir ip sarkıyordu içinden. Güvenemiyordum, ya tırmanırken ip koparda düşüp ölürsem diye korkuyordum. Ama diğer yandan da burada kalırsamda ölürüm diyordum. En iyisi denemekti galiba, denemeden bilemezdik değil mi?O çok iyi biriydi ve işin içinde onu üzmekte vardı. Ben bugüne kadar en büyük zararı hep kendime verdim. Umarım benim yüzümden kimse zarar görmez ve üzülmez. Özelliklede Kerem.
Ayakta kalmak için her zaman başka birine ihtiyaç duyar insan. Ben de ihtiyaç duyuyordum. Derdimi anlatabileceğim, çekinmeyeceğim ve herşeye rağmen yanımda olacak birine ihtiyacım vardı. Hatice işten ve ailesinden geri kalan zamanı benimle geçiriyordu ama bu yetmiyordu malesef. Kerem ise bana çok iyi davranıyordu ama ona yaklaşmaktan korkuyordum. Ben zaten bir kere yanmıştım, kendimle birlikle başkalarınıda yakamazdım.
Dolabımdan kendime bir kot ve bir gömlek çıkarıp giydim. Havalar serinlemeye başladığı için kendime hafif bir de ceket almıştım. Onuda üzerime giyip saçlarımı yapmaya başladım. Belime kadar uzanan siyah saçlarım eskisi gibi parlamıyordu. Birde ela gözlerimin rengi koyu kahveye çalıyordu sanki. Kısacası aynada kendimi incelemeyeli uzun zaman olmuştu. Bugün böylesine aynaya bakıp izliyorsam kendimi, hayatımın normale döndüğünün bir belirtisiydi bu. Galiba Hatice nin dediği gibi "Kerem" bana iyi geliyordu!
Saçlarımı tarayıp, bağladıktan sonra salona geldim. İki çift ayakkabım vardı zaten ve ikiside spor ayakkabıydı. Koyu renkli olanı alıp giydikten sonra çantamıda alıp dışarı çıktım. Kerem in kapısına geldiğimde, elim titreyerek zile bastım. Kısa bir süre sonra Kerem kapıyı açıp, beni içeri davet etti. İlk defa evine giriyordum ve oldukça da heycanlıydım. Oturma odasına doğru yürürken, yatak odasının kapısı açıktı. Her bekar erkek gibi onunda odası darmadağandı. Zaten toplu olsaydı şaşırırdım.
İki dakika sonra Kerem hazır olunca, birlikte dışarı çıktık. Kerem apartmanın önüne park ettiği beyaz otomobilini alıp, önümde durdu. Ön kapıyı açıp koltuğa, Kerem in yanına oturdum. Hala ondan çok çekiniyordum ve Kerem de bunun farkındaydı.
Kendimi rahatlatmak için konuşacak birşeyler aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kopsun KIYAMET
RomanceHayatımın en büyük şokunu evliliğimin ikinci gününde yaşadım.! Evlendiğim adamın evli ve ikide çocuğu olduğunu öğrendiğimde, dünyam başıma yıkılmıştı. Birbuçuk yıl gibi uzun bir ilişkiden sonra muhteşem bir düğünle dünya evine girdigimi düşünürken...