...
"Ne demek gidemem? Kapı açık işte, neyi bekliyorsun? Hadi git, kurtar kendini."
Sibel bana o kadar büyük bir iyilik yapıyordu ki, bunu hayatım boyunca unutmayacaktım. Çocuklarına rağmen, Cengiz'e rağmen bana özgürlüğün kapısını açıyordu.
Ama ben şimdi bu kapıdan çıkıp gidersem, kendimi asla affedemezdim. Bu işin ucunda Kerem'e kavuşmak olsa bile ben gidemezdim.
Sibel'in bana yaptığı bu büyük fedakarlığı kabul edersem, sadece bencillik yapmış olacaktım. Benim yüzümden ona zarar gelecek ve belkide Cengiz onu çocuklarından ayıracaktı. Ben bunu yapamazdım. Ben böyle biri değildim."Sibel ben çok teşekkür ederim ama gidemem."
Parmağımı kapıya uzatıp, dolu dolu olmuş gözlerimle konuştum.
"Ben şimdi bu kapıdan çıkıp gidersem, Cengiz benim yüzümden sana zarar verir."
Ağlamaklı sesimle yutkunup, duvara daha sıkı yaslandım. Bu kapıdan çıkıp gitmeyi herşeyden çok istiyordum ama yapamazdım işte. Ardımda Sibel'i bırakıp gidemezdim. Cengiz'in delirdiğinde neler yapabileceğini tüm çıplaklığıyla görmüşken, onu Cengiz'in öfkesiyle baş başa bırakamazdım.
"Sen beni düşünme Elçin, bana birşey olmaz. Hadi git sen ne olur."
Sibel'in yaşaran gözlerine bakıp acı çekerek yutkundum.
"Sibel sen çok fedakar bir insansın. Sırf çocukların için bunca şeye katlanmışken, benim için hepsini kaybetmene katlanamam. Buradan çıkıp gitsem bile, seni arkamda bıraktığım için asla mutlu olamam biliyorum. Doğru olan bu."
Sibel'in gözlerinde biriken yaşlar yanağına doğru akarken, uzanıp elimi tuttu. Buz gibi soğuk olan elimi avuçlarının içine alıp, ağlayarak konuşmaya başladı.
"Sen neden beni düşünüyorsun ki? Beni ailem bile düşünmezken neden sen düşünüyorsun? Neden?"
Sibel'in sesinde isyan vardı. İsyanı bana değildi biliyorum. Onun etrafında olup, onu anlamayan insanlaraydı. En başında da ailesineydi.
"Bir nedeni olmak zorunda değil Sibel. Sen herşeyden önce bir kadın ve bir annesin. Üstelik herşeye baş eğen bir kadınsın. Sen kendini düşünmüyor olabilirsin ama en seni düşünmek zorundayım. Lütfen kendine bir iyilik yap ve bu kadar çok fedakar olma."
"Ama sen dayanamıyorsun ki. Biraz daha burda kalsan..."
"Benim hala umudum var Sibel. Biliyorum Kerem beni bulacak. Ama eğer umudumu tamamen kaybettiğimde sana gelirsem, yeniden bu kapıyı açar mısın bana?"
Sibel hiç tereddüt etmeden "evet" anlamında başını salladı.
Aşk acısıyla harmanlanmış olan gözyaşlarımı serbest bıraktığımda, kalbimdeki sızı gittikçe artıyordu. Eğer bana bu kapıyı Sibel'den başkası açmış olsaydı, arkama bile bakmadan kaçıp giderdim. Ama işin ucunda Sibel ve iki çocuk vardı. Bu kapı Cennet'e bile çıkıyor olsaydı, arkamda mağdur olmuş bir insanı bırakıp gidemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kopsun KIYAMET
RomanceHayatımın en büyük şokunu evliliğimin ikinci gününde yaşadım.! Evlendiğim adamın evli ve ikide çocuğu olduğunu öğrendiğimde, dünyam başıma yıkılmıştı. Birbuçuk yıl gibi uzun bir ilişkiden sonra muhteşem bir düğünle dünya evine girdigimi düşünürken...