KOPSUN KIYAMET"bölüm 36"

6.5K 387 52
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Ağır ağır merdivenlerden inerken, dizlerimin titremesine engel olamıyordum. Kalbim deli gibi çarpıyor ve düşmemek için merdivenlerin trabzanlarına tutunarak yürüyordum. Sakinleşmek için kendi içimde büyük bir çaba harcasamda ne kadar başarılı olduğumu bilmiyordum. Son zamanlarda hiç bu kadar gerilmemiştim.
Kerem'de benimle birlikte yürüyordu ve o benim tam tersime gayet soğuk kanlıydı. En ufak bir tereddütü veya endişesi yoktu. Ya ailesinin beni böyle kabul edeceklerinden emindi, yada onlara beni böyle kabul ettireceğinden.

Biraz sonra Kerem'in ailesiyle yüzleşeceğim için çok gergindim.
Gece çok geç saatte geldiğimiz için Kerem'in anne ve babasıyla konuşamamıştık. Bizi havalanından Oğuzhan abi almıştı ama yol boyunca hiç konuşmamış ve hiçbirşey olmamış gibi normal davranmıştı bize. Yinede çok endişeliydim, bu durumu anlayışla karşılayacaklarını hiç sanmıyordum.

Salona doğru ilerlerken konuşma seslerini duyabiliyordum. Sanırım sadece Kerem'in anne ve babası değil, başkalarıda vardı masada. Seslerinden belli oluyordu.
Merdivenleri tamamen indikten sonra birkaç adım daha attım. Masa görüş açıma girdiğinde, etrafındaki kalabalık gözlerimi dahada korkuttu. Anlaşmış gibi herkes burdaydı... Kerem'in anne ve babası, anneannesi, iki teyzesi ve büyük teyzesinin eşi ve birde kuzeni. Daha ne olsun ki!

Masadakiler bizi fark ettiklerinde konuşmalarına son verip, gözleriyle bizi incelemeye başladılar. Onların bakışlarından rahatsız olduğumda, refleks olarak tuttuğum Kerem'in elini sıktım. Kerem bana bakıp, güç verircesine gözlerini kapatıp açtı. Sonra da ailesine döndü.

"Maşallah herkeste burdaymış..."

Kerem'in cümlesiyle masadakiler gülümseyip tek tek ayağa kalkmaya başladılar. Kerem elimi bırakıp kendisine doğu gelen anneannesine sarıldı ve hasret giderdiler.

"Nerdesin sen deli oğlan? Bir görünüp, bir kayboluyorsun."

"Buna da şükredin." diyerek kinaye yaptı Kerem. Annesine sarıldığında ise boğazım düğüm düğüm olmuştu. Bu manzara beni her zaman duygulandırmayı başarıyordu.

"Seni çok özledim oğlum.. Biraz daha gelmeseydin, ben peşine düşecektim artık."

"Hadi ama anne abartmayın lütfen. Bu ilk ayrılığımız değildi ve son da olmayacak emin olun."

Kerem annesinden ayrıldıktan sonrada masadaki herkese tek  tek sarıldı.
Onlar öyle hasret giderirken ben kendimi yine kötü hissediyordum. Onlar beni görmüyorlardı bile. Ben onların içinde bir yabancı gibiydim.
Elimde olmadan aklımda yine bir kıyaslama yapıyordum. Bu kıyaslamalar canımı sıkmaya başlasada engel olamıyordum. Ben Cengiz'in ailesiyle tanıştığımda onların içinde kendimi hiç yabancı gibi hissetmemiştim ama şimdi Kerem'in ailesinin yanında kendimi bir yabancı gibi hissediyordum. Neden böyle hissediyordum bilmiyorum ama Kerem'de onların içinde bir yabancı gibiydi sanki. Onların yüzüne gülerken sanki yalandan gülümsüyormuş gibi hissediyordum. Kerem'in konuşması, hali, tavrı, samimiyeti hiç mi hiç onlarınkine benzemiyordu. Farklıydı o. Herkesten, herşeyden farklı.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin