KOPSUN KIYAMET'bölüm 5'

16.7K 708 43
                                    

Fırtınanın en şiddetlisini, sessizleştiğinde yaşarmış insan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fırtınanın en şiddetlisini, sessizleştiğinde yaşarmış insan. İki gündür yaşadıklarım bana bunu gösteriyordu. Bağırıp çağırdığında, ağladığında acı çekmiyormuşsun meğer. Asıl acıyı, susup içine atarken yaşıyormuşsun.

Zaman öylesine akıp giderken ben hareket etmiyordum sanki. Hani çok şanslı biriydim ya, zaman bana kıyak geçiyor olmalıydı!

Başımı kaldırıp Merdin in buğulu gökyüzüne bakmaya başladım. Ben burdan nasıl kurtulacaktım?
-Birkez daha Cengiz le konuşup iki medeni insan gibi ayrılmayı teklif etmeliydim belkide ama bu seferde kabul etmezse kesin olarak kaçma planımı hazırlarım diye düşünüyordum.
Tabi Cengiz de zerre kadar medeniyet anlayışı varsa.

Yavaş adımlarla yürüyüp odama geldim. Odanın bir tarafında cumada misafirlerin getirdiği hediyeler diziliydi. Hepsini yakmak istiyordum bu odayla beraber. Hatta kendimi bile. İçim birtürlü soğumuyordu.
Yine gözlerim doldu ama bu sefer 'ağlamak yok' dedim kendime. Ağlayıp sızlayacak zaman değildi. Burdan gitmek icin elimi hızlı tutmanın zamanıydı. Burda kaldığım her günde ömrümden ömür gidiyordu.

Çalınan kapıyı ayakta olduğum için açtığımda, elinde bir tepsiyle Sibel gelmişti. Elindeki tepsiyi alıp, onu içeriye davet ettim. Bir süre konuşmadan öylece oturduk. Aslında konuşacak çok şey vardı da, ikimizde de konuşacak hal yoktu. Sessizliğimiz bile birbirine çok şey anlatıyordu aslında.

Sibel gitmek için kalktığında bende onunla beraber ayağa kalktım. Odanın kapısını açtığımda durup Sibel e baktım.

"Ben çok teşekkür ederim, herşey için." dedim minettar bir dille.
Sibel gülümseyip, konuşacakken..
Cengiz "Ne icin teşekkür ediyorsun?" deyip kapıda belirdi.

Ters ters bana ve Sibel e bakan Cengiz ikimizden de cevap gelmeyince yine kendi konuştu.

"Umarım Elçin in aklını sen karıştırmıyorsundur Sibel." dedi Sibel in gözlerinin içine bakarak.
Hemen devreye girip ben cevap verdim.

"Kimsenin aklına uymaya ihtiyacım yok benim. Neyin ne olduğunu bilecek kadar aklım var."

Sibel odanın dışına çıktığında kapıyı Cengiz in suratına kapatıp derin bir nefes aldım. Biraz daha dayanmalıydım, er yada geç bugünlerde geçecekti. İnşallah.

Koltuğa oturup Sibel in getirdiği yemekleri yemeye başladım. Bu evde beni düşünen tek kişi oydu. Daha öncede söylediğim gibi, iki kader mahkumu gibiyiz, bizi bizden başkası anlayamaz.

Saatler ilerledikçe canım daha çok sıkılmaya başlamıştı. Biran önce Cengiz gelsinde şu boşanma olayını son kez konuşalım istiyordum. Ve mümkünse bu sefer bağırıp çağırmadan, insan gibi konuşalım.
Odanın içinde gezinip durmaktan başım dönünce koltuğa oturup uzandım.

İrkilip uyandığımda Cengiz üzerimi örtüyordu. Başımı kaldırıp oturdum.
"Seni uyandırdım mı?" diye konuştu kısık sesiyle.

"Yok iyiki uyandırdın.." deyip Cengiz in gözlerinin içine bakmaya başladım.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin