KOPSUN KIYAMET"bölüm 26"

7.7K 410 27
                                    

"Bölüm şarkı BAHADIR SAĞLAM dan KENDİNİ BIRAKMA"⬆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Bölüm şarkı BAHADIR SAĞLAM dan KENDİNİ BIRAKMA"⬆

*

Aşk dokunmak, göz göze bakmaktan ibaret değildir.
Yeri geldiğinde görmeden de, dokunmadan da sevebilmektir.
Yanında olmasa bile, aşkının kokusunu taa uzaklardan hissedebilmektir.
Özlem burnunun direğini sızlatırken bile, bir umut beklemektir. O umut her dakiki boğazını sıksa bile.

Bekliyordum ben, avucumda umutlarımla. Bir zamanlar beni hayata bağlayan ama yalancı bir adamın katili olduğu, umutlarımın öldüğü yere gidiyordum. Ama "umut" öyle bir şeydi ki; ölse bile, küllerinden yeniden doğup, dimdik karşında durabiliyordu ve seni hayata yeniden bağlayabiliyordu.
Ama bir yandanda deliler gibi korkuyordum ben, Kerem'i uzun bir süre görememekten. Gözlerim Kerem'e aşinayken, Cengiz'in çatık kaşlı yüzüne nasıl dayanacaktım bilmiyorum? Ya Kerem, o bensizliğe nasıl dayanabiliyordu acaba? Kaç gün olmuştu ki birbirimizden ayrı kalalı?
Yada kaç hafta veya kaç ay...
Onun yüzünü görmediğim, sesini duymadığım her gün, neden uzadıkça uzuyordu? Acı çekiyordum, üzülüyordum ama dayanıyordum da, dayanmak zorundaydım.
"Onu özlemekte güzeldir" diyordum kendi kendime, böyle oyalıyordum kendimi. Nereye kadar oyalayacaktım bilemiyorum?

Mardin'in merkezine girdiğimizde, nefes alış verişlerim hızlanmaya başlamıştı. Apar topar kaçtığım bu şehre, şimdi zorla getiriliyordum. Buna hazır değildim. Hemde hiç hazır değildim.

Gece tüm karanlığıyla şehrin üstüne çökmüştü. Gözlerim usulca yaşarırken, başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Aylar sonra buralara gelmek beni feci şekilde üzüyordu. O insanların yüzüne nasıl bakacaktım bilmiyorum? Utandığımdan yada korktuğumdan değil, sadece onları görmek istemediğimdendi. Ben hiçbir şey olmamış gibi onların yüzüne bakmak istemiyordum. Sonuçta onlarda en az Cengiz kadar suçlulardı. Cengiz beni nasıl kandırdıysa, onlarda beni öyle kandırmışlardı.

Otomobil sokağa girdiğinde, başımı camdan ayırdım. Yalvarır gözlerle Cengiz'e bakmaya başladım. Bir umut belki inadından vazgeçerde, beni geri götürür diye düşündüm. Ama malesef ki o Cengiz di, umutların katili olan Cengiz.

Otomobil durduğunda, "keşke yol hiç bitmeseydi" dedim içimden. Cengiz diğer taraftan inip, benim tarafıma gelerek kapımı açtı. Başımı yerden kaldırmadan oturmaya devam ettim, taki Cengiz kolumdan tutup beni arabadan çıkarana dek...
Dışarı çıkar çıkmaz, kuru soğuk bedenimle buluşmuştu. Gözlerim yine yaşarmıştı ama bu sefer acıdan değil soğuktandı. Tabi şimdi acı çekmenin, ağlayıp sızlamanın zamanı değildi. Tam tersi dimdik durup, kendimi savunmanın zamanıydı. Buna çok ihtiyacım olacağına emindim.

Demir kapı açıldığında, Cengiz elimi tutup beni çekiştirmeye başladı. O önde ben bir adım arkasında, kapıdan geçip evin avlusuna girdik. Bütün anılarım bir bir canlanırken gözlerimde, hepsine "güle güle" deyip kestirip attım. O kadarda güzel anılarım yoktu aslında. Kerem'le geçirdiğim zamanı onlarla kıyaslayacak olursak, hatırlamaya bile değmeyecek olduklarını anlıyordum. Kerem'le geçirdiğim bir günü, burdaki bir ömre vermezdim. Ben sadece kandırılmayı hala sineye çekememiştim o kadar.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin