özel bölüm(CENGİZ 2)

11.9K 544 34
                                    


SİZİN İÇİN CENGİZ İN AĞZINDAN BİR BÖLÜM DAHA YAZDIM. BU BÖLÜM DE KESİNLİKLE HİKAYEYE DAHİL DEĞİLDİR. CENGİZ İN AĞZINDAN ANLATILAN İLK BÖLÜMÜ BEĞENDİĞİNİZ İÇİN İKİNCİSİNİDE YAZDIM.

CENGİZ:

Kaldığım otel odasının penceresinden izliyordum İstanbul u. Yüksek gökdelenler ve boğaz manzarası güzel bir görüntü çizmişti. Fakat bu manzarayı izlemek, bana huzur vermiyordu. Öyle bir durumdaydım ki ne zevk alabiliyor, nede huzur duyabiliyordum. Kaybolmuştum kendi içimde ve yolumu birtürlü bulamıyordum.

Bu şehri ve bu oteli çok seviyordum.
Bu şehir Elçin in doğduğu şehirdi ve bu otelde ona evlenme teklifi yaptığım oteldi.
Elçin bu dünyaya bana cennet ve cehennemi yaşatmak için gelmiş olmalıydı. Onun varlığı cennet, yokluğu ise tüm işkencesiyle cehennemdi.

Onu görmeyeli tam yirmi yedi gün olmuştu. Dile kolay, onun yüzünü görmeden geçen yirmi yedi gün..
Gaziantep in altını üstüne getirdikten sonra, İstanbul a gelmiştim. Burada da gidebileceği her yere bakmıştım ama yoktu. Ben onsuz nefes alamıyordum, acaba o bensiz nefes alabiliyor muydu?
Ben onsuz körken, o güzel gözleriyle başkalarına mı bakıyordu acaba?
Hayır, böyle bir ihtimal yoktu. O beni seviyordu, başkasına bakamazdı.

Gözlerimi kapatıp, yeniden açtım. Derin bir nefes alıp pencerenin önünden ayrıldım. Bu gece Merdin e uçacaktım. Elçin siz bir Mardin'e!

Gömleğimin düğmelerini açacak halim yoktu. Hepsi küçük küçük ve de çok sıktılar, sinirlerim bozuluyordu. Gömleğimi üstümden çıkarıp yere attım. Göğsüm hızla kalkıp inerken kendimi sakinleştirecek birşeyler aradım. Yatağa uzanıp yumruk yaptığım elimi yatağa vurmaya başladım.
Onu görmeden sakinleşmem mümkün değildi.
Onu çok özlüyordum, özlemenin ne demek olduğunu her geçen gün biraz daha anlıyordum. Ona sarılmak istiyordum, onu öpmek, ona dokunmak... En çok da sesini duymak istiyordum. Onun sesi beni ve içimdeki ateşi dingilleyen tek şeydi.

Öfkeden kendi kendime küfürler savurup, ayağa kalktım. Banyonun yolunu tutup, hızlıca bir duş aldım.
Aklımda hep, cavabını bimediğim o soru dolanıyordu.

"Elçin nerdeydi?"

Elçin in "senden ayrılmam için kıyametin kopması gerekiyorsa, o zaman kopsun kıyamet." deyip yüzüklerini çardaktan aşağı attığı o anlar, gözlerimin önünden birtürlü gitmiyordu. Onu ciddiye almıyordum çünkü sadece öfkeliydi o yüzden böyle yapıyor sanıyordum. Biraz kızar, bağırır ama sonra kabullenir diyordum, öyle olmadı!
Belkide hala benden vazgeçmemiştir, vazgeçseydi şimdiye kadar boşanma davası açardı değil mi? Zaten o benden vazgeçemez, o vazgeçse ben vazgeçmem!

Hala inanamıyordum, nasılda gitmişti öyle. Beni bırakıp, beni ne hale getireceğini düşünmeden.. Ona çok öfkeliydim ama yinede onu çok seviyordum. Şimdi karşıma çıksa yaptığı herşeyi sineye çeker, onu bağrıma basardım. Er yada geç onu bulacaktım. Onu bulmadan yaşamam mümkün değildi.

İKİ GÜN SONRA. MARDİN:

Öğleden sonra misafirleri uğurlayıp evin damına çıktım. Bir sigara yakıp, dumanını doya doya içime çektim. Bütün aile bir olmuş, beni yolumdan çevirmek için uğraşıyorlardı. Ama boşunaydı bu çabaları, kimsenin gücü yetmezdi beni yolumdan çevirmeye. Ben ağır bir hastaydım ve tek ilacım Elçin di. Onun gül yüzü yeterdi beni bütün dertlerimden kurtarmaya.

Sigaramdan derin bir nefes daha alıp, dumanı ciğerlerime çektim yeniden. Dolu dolu olmuş gözlerimle Mardin i izlerken..
"Nerdesin sen Elçin?" dedim kendi kendime.
"Yer yarıldıda yerin dibinemi girdin?"

Ya başına birşey geldiyse? diye düşünmekten alamıyordum kendimi. O cesaretli ve güçlü bir kadındı ama yinede endişeleniyordum. Bugün Elçin gideli bir aydan fazla olmuştu.
Hala ölmediğime, yaşadığıma şaşırıyordum. Tabi buna yaşamak denirse!

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin