KOPSUN KIYAMET"bölüm 28"

7.5K 423 30
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Kuru bir öksürüp, boğazımda peyda olduğunda, nefes alamaz duruma gelmiştim. Yanaklarım alev alev yanıyor ve  elimde olmadan gözlerimden ardı ardına yaşlar akıyordu. Durmaksızın öksürürken, midem ağzımdan gelecek sanıyordum.
Cengiz'in endişeyle bana uzattığı bir bardak suyu, titreyen ellerimle alıp ağzıma götürdüm. Bir kaç yudum aldığımda, boğazım biraz yumuşamıştı ve öksürüğümde bu sayede durmuştu.
Kaç gündür hastalanmak için elimden geleni yapıyordum ve yaptıklarım nihayet sonuç vermeye başlıyordu... Galiba hasta oluyordum.

"Ne oluyor sana, hasta mı oldun?" diye sordu Cengiz. Bir yandan da yüzüme gelen saçlarımı, çekiyordu.

Bir yudum daha su içip, elimdeki bardağı Cengiz'in eline tutuşturdum. Benden cevap gelmeyince....

"Senin ateşin mi var?" diyerek elini alnıma götürdü. Her fırsatı değerlendiriyordu.
Rahatsız olup, Cengiz'in alnımdaki elini ittim. Cengiz yine  kaşlarını çattı.

"Sana iyilikte yaramıyor." diye söylenerek, bana arkasını döndü. O odadan çıktığında bu seferde ben elimi alnıma götürüp, ateşime baktım. Hafiften ateşim çıkmaya başlamıştı ama hala kendimi hasta gibi hissetmiyordum. Benim ayağa kalkamayacak, yatağa düşecek kadar çok hasta olmam gerekiyordu. Cengiz başta türlü beni hastaneye götürmezdi biliyorum.

Kısa bir süre sonra Cengiz kapıyı açıp içeri girdi tekrardan. Çatık kaşlarıyla elindeki ilaç kutusunu bana uzattı.

"Al."

Bende kaşlarımı çatıp, Cengiz'in eline bakmaya başladım.

"Bu ne?"

"Görmüyor musun ilaç işte. Ağrı kesici, ateş düşürücü. Birtane al, iyi gelir."

Sağ elimi yumruk yapıp, dişlerimi birbirine bastırdım. Öfkemi dışıma yansıtmamaya çalışarak, konuştum.

"Ben doktor tavsiyesi dışında, ilaç kullanmıyorum." 

Aslında yalnış olduğunu bildiğim halde, bazen kullandığım oluyordu ama benim iyileşmem değil, hastalanmam gerekiyordu. O yüzden bu bahanenin arkasına sığınmıştım.

"İyi o zaman böyle öksürüp dur." diyerek öfkeyle elindeki ilaç kutusunu yere attı Cengiz. O oturduğunda bende ayakta, boynumu sağa sola çevirmeye başladım. Boynumdaki damarlar sertleşmaya başlamıştı ve bu da iyiye işaretti galiba.
Bu durumu biraz daha hızlandırmak için, başka bir fikir daha geldi aklıma. Bu fikrimi uygulamak için konuştum.

"Benim duş almam gerekiyor."

Cengiz, yüzünde antideprasan gülümsemesiyle cevap verdi.

"Buz gibi suyla duş almaya cesaretin varsa, git al hadi. Allah Allah kafayı mı yedin ne yaptın? Saçmalayıp duruyorsun."

Biraz düşündüğümde buna cesaretimin olmadığının farkına vardım. Soğuk suyla elimi yüzümü yıkamaya bile korkarken, o suyla duş almayı hayal bile edemiyordum. Evet hasta olmak istiyordum ama yanlışlıkla kendimi öldürmek istemiyordum. Daha Kerem'le yaşanmamış çok şeyimiz vardı. Bu havada, soğuk suyla duş almak, ölümcül bir deneydi benim için. Ben Kerem'le yaşamak istiyordum. Biliyordum ki o beni bulacaktı ve zor gibi görünsede onunla güzel günler yaşayacaktık. Evet inanıyordum.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin