KOPSUN KIYAMET"bölüm 20"

9.3K 484 72
                                    

Hiçbir zaman insanların yüzünü dikkatlice incelemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hiçbir zaman insanların yüzünü dikkatlice incelemedim. Gözlerinin ne renk olduğunu, kirpiklerinin uzunluğunu, kaşlarının şeklini.
Yada dudaklarının kalınlığını veya çenesinin yapısını..
Ben şu yaşıma kadar sadece iki insanın yüzünü, her ayrıntısını ezberlercesini inceledim.
Birincisi zaten şu sıralar hayatımı cehenneme çeviren Cengiz idi. İkincisi ise bundan sonraki hayatımı onun ellerine verdiğim adam, Kerem idi.
Cengiz uyanıkken uzun uzun bakamazdım yüzüne, çünkü her  yakalandığımda mutlaka beni utandıracak bir şeyler söylerdi.
Ama Kerem in yüzünü izlediğimde, Kerem onu izlediğimin farkına bile varmıyordu, çünkü oda beni izlemekle meşküldü.

Sürekli kafamda Kerem ile Cengiz'i kıyaslıyor olmam artık sinirlerimi bozuyordu. İkisi arasında dağlar kadar fark vardı. Siyah ve beyaz kadar farklılar demek isterdim ama kendimde dahil olmak üzere, dünyada "beyaz" kadar temiz kalmış bir insan olduğuna inanmıyordum malesef. Kerem iyi bir insandı evet ama elbette onunda içinde sürekli ona kötülüğü fısıldayan, bir ses vardı. Her insan gibi oda bazen o kötülüğü fısıldayan sesi dinlemiştir diye düşünüyordum.
Cengiz i zaten anlatmaya gerek yoktu, çünkü o zaten çoktan şeytanın ortağı olmuştu. Bana yaptığı kötülükler için söylemiyordum bunu. Başta ailesi olmak üzere, bende dahil üzdüğü ve acı çektirdiği birçok insan vardı.

Cengiz in dün telefonda söyledikleri hala kulağımda yankılanıyordu.
"Karıma uzattığın o elini on üç yerinden kırmazsam, benimde adım Cengiz Sancar olmasın." demişti.
Gözleri öfke bürümüştü ve dediklerini yapma ihtimali yüksekti. Ama Kerem de en az onun kadar güçlüydü, yani yapmaya çalış ama başarılı olabilirmi bilmiyorum? Dualarım başarısız olması yönündeydi.

Kerem yatağında mışıl mışıl uyurken, onun bu haline çok şaşırıyordum. Ben aklımda bu kadar düşünce varken uyuyamıyordum. Sanki dün Cengiz onu tehdit etmemiş gibi davranıyordu. Ya insan hiçmi endişelenmez? Bir gram endişe yoktu yüzünde. Onu ciddiye almıyor muydu acaba? Eğer öyle yapıyorsa büyük bir hata yapıyor demektir. İnsan düşmanını ciddiye almalı, eğer ciddiye almıyorsa yenilmesi yakın demektir.

Kerem iki saat sonra işe gidecekti onsuz nasıl yapacaktım bilmiyorum? Yarım gün bile onsuz kalmaya dayanamıyordum. O bir polisti ve sorumlulukları vardı. Sürekli benim yanımda olamazdı, bunu biliyordum.

Uyku tutmayınca sessizce yatağımdan çıkıp salona geldim. Kerem iki saat sonra işe gideceği için ona kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Önce üzerimdeki pijamaları soyup, kot pantolonum ve larcivert renkteki kazağımı giydim. Mutfağa geldiğimde önce ketılı su doldurup, çalıştırdım. Buzdolabından kaynatmak için üç yumurta alıp tezgahın üzerine koydum. Daha vakit vardı ama ben yavaş yavaş kahvaltıyı hazırlamaya başlıyordum.
Domates ve salatalıkları alıp, yıkadıktan sonra tezgaha bıraktım. Dilimlemek için çekmeceden bıcağı da çıkarıp, dilimlemeye başladım.
Domatesi ortadan ikiye ayırdığımda, aniden çalan kapıyla irkilip parmağımı kestim. Parmağım kanamaya başlamıştı. Daha parmağımın acısını duymadan tekrar kapının zili çalınmaya başladı. Bıçağı indirip mutfaktan çıktığımda, bu sefer zil deyil, elle çalınmaya başladı kapı. Ve hemen ardından da duymaya bile tahammül edemediğim o sesi işittim.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin