"Bölüm şarkısı TAN TAŞÇI'dan ASLA⬆"
*
Gözlerim duvardaki saatte, kulaklarım ise dışarden gelecek olan en ufak bir sesteydi. Saat gecenin ikisini geçiyordu ve ben mutfağa gidip su içmeye çekiniyordum. Neden çekiniyorsun ki diye soracak olusanız söyleyim. İrem abla benimle konuşabilmek için heran fırsat kolluyordu. O nedenle tek başıma ona yakalanmaktan korkuyordum. Günlerdir baş başa kalmamak için çaba sarfediyordum ve sarfetmeyede devam edecektim. İrem ablayla güzel şeyler konuşmayacağımızı biliyordum, o yüzden kaçabildiğim kadar kaçacaktım ondan. Evet bu endişem çok saçmaydı biliyorum ama elimde değildi, korkuyordum işte.
Akşam yemeğinden sonra patlamış mısır yediğim için çok susamıştım. Uyumak için kendimi zorluyordum ama maalesef sussuzluk uyumama izin vermiyordu. Bu duruma daha fazla dayanamayıp, yatağımdan kalktım. Umarım İrem abla uyumuştur da ona yakalanmam, diye umut ediyordum.
Odamın kapısını büyük bir titizlikle açıp, adım atmaya başladım. En ufak bir gürültü bile çıkarmamak için, çok yavaş yürüyordum.
Salonun kapısına geldiğimde, durup koltukta uyuyan Kerem'e baktım uzaktan. Anne ve babası onun odasında uyudukları için o da mecburen, salonda uyuyordu.
Derin bir iç çekip, yürümeye devam ettim. Mutfağa geldiğimde, ışıkları bile yakmadan hemen dolaba yöneldim. Buz dolabını açtığımda, dolabın ışığı mutfağı aydınlatmıştı. Hemen dolabın kapısından bir şişe su alıp, kapıyı yeniden kapattım.
Bir yandan şişenin kapağını açarken, bir yandan da mutfaktaki sandalyelerden birine oturdum. Her zaman oturarak su içmek gerekiyordu. Böylesi hem sevap, hemde daha yararlıydı. Arada bir bunu es geçsemde, çoğu zaman oturarak su içmeye özen gösteriyordum.İnsan çok susayınca, suyun önemini daha iyi anlıyordu. Şişeyi kafama diktiğimde, bir yandan da içimden Allah'a binlerce kez şükrediyordum. Bize verdiği sayısız nimetler için..
Şişenin yarısını içtikten sonra sussuzluğum kesilmişti. Şişeyi masaya bırakıp, derin bir nefes çektim içime. Korkumun bana yaptığı bu şey gerçekten çok komikti. Ben Cengiz'den bile bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum.
Daha fazla beklemeyip, odama gitmek için ayağa kalktım. Masadaki su şişesini aldıktan sonra karanlık olan mutfakta, ilk adımımı attım. İkinci adımı da attığımda; kapıda beliren gölgeyle korkup, elimdeki su şişesini yere düşürdüm. İki saniye sonra da mutfak aydınlanmış, gölgenin sahibi tüm benliğiyle belirmiş ve yine korkuğum başıma gelmişti.
İrem abla mavi geceliği ve üzerine saldığı saçlarıyla tam karşımda duruyordu.
Sanki bütün gece odada bu anı kolluyormuş. Su içmeye kalkacağımı biliyormuş da, gece odasında nöbet bekliyormuş!
Ama yok suç onun değil, suç benimdi. Neden uyumaya giderken su almazsın ki yanına?"Korkuttum mu Elçincim?"
İrem abla bana doğru gelip, eğilip yerdeki su şişesini aldı. Şişeyi elime tutuşturduğunda kendimi salak gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kopsun KIYAMET
RomanceHayatımın en büyük şokunu evliliğimin ikinci gününde yaşadım.! Evlendiğim adamın evli ve ikide çocuğu olduğunu öğrendiğimde, dünyam başıma yıkılmıştı. Birbuçuk yıl gibi uzun bir ilişkiden sonra muhteşem bir düğünle dünya evine girdigimi düşünürken...