özel bölüm "KEREM"

7.7K 391 12
                                    

"Bölüm şarkısı Bahadır Tatlıöz' den BENİ YAK"⬆

(BU BÖLÜM HİKAYEYE DAHİL DEĞİLDİR. ÖZEL BÖLÜMDÜR VE KEREM İN AĞZINAN ANLATILMAKTADIR)

*

KEREM:

Kulağıma dolan seslerle zar zor gözlerimi araladım. Aklım bulanık, başım feci şekilde ağrıyor ve görüş açım bulanık görüyordu. Gözlerimi birkaç kere açıp kapattıktan sonra görüş açım biraz netleşmişti ama olanlara bir anlam veremiyordum. Sanırım bir sedyenin üstündeydim ve ambulanstan çıkarılıyordum.
Sedye itilirken, benim burda ne işim var? diye sordum kendime. Çünkü neden burda olduğumu bilmiyordum?

Boş gözlerle hastanenin tavanına bakarken, beyaz önlüklü bir doktor, yanıma geldi. Üzerime eğilip, gözlerimi kontrol ederken, dudaklarından dökülen soruyla, hatırlamak için çabaladığım herşeyi bir anda hatırlamaya başladım.

"Başınız ağrıyor mu? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz."

Doktorun sorusunu cevapsız bırakıp, düşünmeye başladım. En son ben ve Elçin boğazda oturuyorduk. Ben kafeye çay almaya gitmiştim. Lavaboda yüzümü yıkarken, kapı açılmış ve Cengiz karşıma dikilmişti. Sözlü bir sataşmadan sonra ben sinirlenip onun yakasına yapışmıştım ve o anda enseme gelen darbeyle kendimi kaybetmiştim.
Sonrasını hatırlamıyordum. Şimdi ben burda olduğuma göre, Elçin nerdeydi?

Kendime sorduğum soruyla, pazzılın en önemli parçasının olmadığını farkettim. Bu büyük ayrıntıyla, beynim zonklamıştı. Beni muayene eden dokturun elini itip, uzandığım sedyeden zarzor kalktım. İçime bir korku düşerken, düşündüğüm şeyin gerçek olmaması için herşeyimi verebilirdim. Cengiz bu kadarını yapamazdı herhalde. Yok hayır, onu sevmeyen bir kadını, zorla kaçırmak gibi bir cesarette bulunmuş olamazdı. Bu büyük bir suçtu ve kanunlarda cezası vardı. En önemlisi ise benim elimden çekecekleriydi.

"Durun ne yapıyorsunuz, uzanın lütfen." diyen doktora "telefonum nerde?" diye sordum. O anda yanımıza gelen bir hemşire telefonumu elime verdiğinde, hiç vakit kaybetmeden Elçin'in numarasını çevirdim. Başımın ağrısı beni zorlarken telefonu kulağıma götürdüm ve "aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor.." cümlesini duydum. O anda, içimi kemirmeye başlayan bir endişenin içinde buldum kendimi. Bu çok kötü bir duyguydu.

"Durun lütfen, başınıza darbe almışsınız. Tomografi çekmemiz lazım." diyen bayan doktora cevap vermeden ayağa kalktım. Doktor ortalığı velveleye verince, etraftan birkaç kişi daha gelip, gitmeme engel oldular. O anda görüş açıma giren annem ve babamla, iyice kıskaca girdiğimi anladım.
Annem ve babam endişeyle yanıma gelince, bana sordukları bütün soruları cevapsız bıraktım. Beni sedyeye doğru çekmeye başladıklarında ise var gücümle bağırdım.

"Beni rahat bırakın, Elçin kaçırıldı onu bulmam lazım." deyip onlara arkamı döndüm. Arkamdan bana seslenen anne ve babamın seslerinden ne dediklerini anlamıyordum. Ve anlamakta istemiyordum.
Benim diğer yarım belkide şimdi Cengiz'in yanındaydı, ben nasıl dayanabilirdim buna?
Hastane koridorunda hızlı adımlarla yürürken, gözlerim doluyordu. Ben hu ihtimali hiç düşünmemiştim. Elçin'i benden değil Cengiz, bütün insanlar birleşip karşıma dikilseler bile, alamazlardı. O beni sevdiği sürece, onun yeri benim yanımdı.

Biz artik sevmenin ötesine geçmiştik Elçin'le. Biz nefes gibi su gibi ihtiyaç duyuyorduk birbirimize. Nasılki nefes almadan yaşanmıyordu, bizde birbirimiz olmadan yaşayamazdık. O resmi olarak başka bir adamla evli olabilirdi ama kalbinin benimle olduğunu biliyordum. Benimde kalbim onunlaydı ve nefes aldığım sürecede onda kalacaktı. Ben onu kurtaracaktım o şerefsizden ve sonrada mutluluğu serecektim ayaklarının altına.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin