KOPSUN KIYAMET"bölüm 34"

7.3K 391 31
                                    

"Bölüm şarkısı ENBE OKESTRASI & FUNDA ARAR' dan HAFIZA ⬆"

"Bölüm şarkısı ENBE OKESTRASI & FUNDA ARAR' dan HAFIZA ⬆"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*

Bir kâbus görmüştüm... Haftalar süren ve nihayet son bulan korku dolu bir kâbus.
Gözyaşlarımın sel olup aktığı geceler son bulmuştu. Düşünmekten deliye döndüğün akşamlar, onu özleyerek uyandığım sabahlar... Belki rüyamda onu görürüm diye kendimi zorladığım uykular.. Hepsi nihayet son bulmuştu. Çok acı çekmiştim, ağlamıştım, ölmekten beter olmuştum ama bitmişti. Her karanlık gecenin bir sabahı olduğu gibi, benim de sabahım olmuştu sonunda. Kâbustan uyanmıştım.

Gün ağarmıştı.
Güneş tüm güzelliğiyle üzerimize doğmuş ve tatlı sıcaklığıyla yüreklerimizi ısıtıyordu. Dondurucu soğuklar son bulmuş, ömrüme bahar gelmişti sanki. Onun varlığı bahar gibiydi, yokluğu ise ocak ayında evsiz kalmak gibi bir şeydi.
Haftalardır acıyla geçen günlerim beni fazlasıyla yıpratmıştı. O günler şimdilik geçmişti çok şükür ama hala cevap bekleyen binlerce sorum vardı.
Şu anda konuşmak veya düşünmek yerine, kanepede uyuyan Kerem'i izlemek daha cazip geliyordu bana. Günlerdir hasretiyle yanıp kavrulduğum adamı, her ayrıntısını aklıma kazırcasına izliyordum.
Belliki o da en az benim kadar çok yorulmuştu ve günler sonra ilk kez derin bir uykudaydı. Yüzünde ve vücudundaki morluklar beni çok üzüyordu. Bunun benim yüzümden olmuş olması vicdan azabı çekmeme neden oluyordu. Ben onun parmağına diken batmasına bile dayanamıyorken, o benim yüzümden dayak yemişti. Hemde Cengiz ve kardeşinin oyunuyla!

Gözlerimi bile kırpmadan Kerem'i izlemeye devam ediyordum. Ayrı kaldığımız süre içinde baya zayıfladığını görüyordum. Tabi bende onunla aynı durumdaydım, bir deri bir kemik kalmıştım nerdeyse. Ama şu anda yaşıyordum ve Kerem'in yanı başındaydım. Bundan daha önemli birşey olamazdı.
Dakikalardır oturmuş onu uyandırmak için fırsat kolluyordum ama bir türlü kıyamıyordum. Ona söylemek istediğim birçok şey vardı ve en başında da benim Cengiz'i yaraladığım vardı. Bunu bilmesi lazımdı, ondan hiçbir şey saklamak istemiyordum.
En önemliside, kafama silah dayadığımı söylemeliydim. Eminim bunu öğrenince bana çok kızacaktır ama yinede söylemeliyim. Aramızda hiçbir sır olsun istemiyordum. Çünkü sırlar açığa çıktığında ayrılık kaçınılmaz olurdu, ben bu hataya düşemezdim.
Aklımı kurcalayan bir diğer şeyde Kerem'in ailesiydi. Acaba kaçırıldığımı ve evli olduğumu öğrenmişler miydi?
Bunu öğrendikten sonra yine eskisi gibi beni severler miydi?
-Tabikide hayır. Zaten beni sevip sevmemeleri önemli değildi ama Kerem için sevmelerini isterdim. Kerem'in benim ve ailesinin arasında kalması, isteyeceğim son şey olurdu çünkü.

İçimda hala bir huzursuzluk vardı ve bu huzursuzluk; biz Mardin sınırından çıkmadan da geçmeyecekti. Şu anda Kerem'in, Mardin'de tanıştığı bir polis memurunun lojmanında kalıyorduk. Kerem arkadaşlık konusunda fazla iyiydi. O çok cana yakın bir insandı ve bu yüzdende kolayca arkadaşlık kurabiliyordu. Maalesefki bende olmayan bir özellikti bu. Ben yeni tanıştığım insanlarla hemen can ciğer olamıyordum.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin