KOPSUN KIYAMET"bölüm 43"

5.6K 354 33
                                    

***BU BÖLÜMÜ BÜTÜN ANNELERE İTHAF EDİYORUM VE BÜTÜN ANNELERİN "ANNELER GÜNÜNÜ" EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLUYORUM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***BU BÖLÜMÜ BÜTÜN ANNELERE İTHAF EDİYORUM VE BÜTÜN ANNELERİN "ANNELER GÜNÜNÜ" EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLUYORUM. İYİKİ VARSINIZ💕🌹🌹***

*

Uzun uzun Sibel'in hamileliğini düşünüyordum. Düşünüyordum, düşünüyordum ama işin içinden bir türlü çıkamıyordum. Bu durum beni neden rahatsız ediyordu anlamıyorum? Evet ilk duyduğumda mutlu olmuştum, çünkü bu bizim boşanabilmemiz için çok kuvvetli bir nedendi. Ama sonra düşününce anlamsız bir şekilde rahatsız olmuştum ve bu rahatsızlığım hala da devam ediyordu. Bu rahatsızlığım kesinlikle kıskançlık falan değildi. İnsan sevdiği kişiyi kıskanır, ki ben değil Cengiz'i sevmek, ondan nefret ediyordum.
Beni rahatsız eden şey; Sibel idi. Onun Cengiz'den bir bebeği daha olacaktı ama Cengiz onu görmüyordu bile. Bu bir kadın için çok küçük düşürücü bir durumdu. Hele Sibel gibi iyi yürekli, sadık bir kadın bu muameleyi hiç hak etmiyordu. Umarım Cengiz geç olmadan yaptığı hatayı anlar da, Sibel'e hak ettiği değeri gösterir. Sibel çok naif ve çok iyi bir insandı ama maalesef Cengiz gibi bir vicdansıza mahküm olmuştu.

Sibel'in hamileliği ve Kerem'in meslekten atılması haricinde herşey yolunda gidiyor gibiydi.
Kerem'le geçirdiğim her gün bana ilaç gibi geliyordu. Hergün biraz daha eksiliyordu içimdeki sıkıntılar ve hergün biraz daha unutuyordum acılarımı. Hayat bana ikinci bir şans vermişti ve bende bu şansa sımsıkı sarılmıştım.

Herşey bu kadar güzel giderken Kerem'in annesiyle olan dargınlığı canımı sıkıyordu. Dün gece Oğuzhan abiyle konuşmuştuk ve Kerem'i ikna edeceğime dair ona söz vermiştim. Ama ben her konuyu açtığımda, Kerem ya duymamazlıktan geliyordu, yada konuyu değiştiriyordu. Bir şekilde dikkatini başka yere verip, benden uzaklaşıyordu. Ama benim vazgeçmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Bugün bu konuyu konuşacak ve bir sonuca ulaştıracaktım inşallah.

Koltukta oturan Kerem'i izlemeye başladım. Ben olsam şimdiye kadar çoktan yumuşamıştım. Mübarek benden daha inatçı çıkmıştı. Yinede vazgeçmek yoktu, hayır yani nereye kadar kaçacağını sanıyordu ki?

"Kerem, biraz konuşabilir miyiz lütfen?"

Sesimi yükseltip, Kerem'in yanına oturdum. Kerem koltuğa oturmuş, ellerini göğsünde bağlamıştı. Saatlerdir televizyondan bir haber kanalı açmış, boş gözlerle onu izliyordu. Iki lafımdan biri 'barışma' olduğu içinde, benimle pek muhattap olmuyordu. Ama onu ikna edecektim, başka bir seçenek yoktu.
Kerem sesini çıkarmayınca konuşmaya devam ettim.

"Hadi Kerem şu inadını kır artık. Ya insan hiç annesine küser mi? Bak, ben annenin bana söylediği her şeyi çoktan unuttum. O da er yada geç hatasını anlayacak zaten. Gel sende affet, bitsin bu küslük."

Ben hararetli bir şekilde konuşurken, Kerem nihayet gözlerini televizyondan ayırmıştı. O göz ucuyla bana bakarken, ben de kendimden emin halimle onu izlemeye devam ediyordum.

Kopsun KIYAMET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin