Medyada tanıtım videomuz.
"Hikayeler, dinlendiği sürece var olurlar." der J.K Rowling. Ben de, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Bizim serüvenimiz, burada başlıyor. Karakterlerimin dünyasına hızlı bir geçiş yapmaya hazır olun. Sonuna kadar onlara kulak vermeniz umuduyla...
Hoş geldiniz.
—
Okuldan eve doğru yürüyorum şu an. Kafamda deli sorular.
1.soru: Sevgilim benden neden ayrıldı?
2.soru: Ben niye ona inanacak kadar aptalım?
3.soru: Yakında kocam olacak kulaklıklarımı evde unutucak kadar mallaştım mı?
4.soru: Böyle soru sormayı nereden öğrendim? Tamam gençler, sustum vurmayın.
"Ayliiin!"
Bunu söyleyen yere çevirdim bakışlarımı. Aa Güneş de buradaymış! Hayır yani nasıl düşünemedim ki? Başka kim böyle yarasa gibi bir ses çıkarabilir?
"Ne var yine başımın belası?"
Hızlı hızlı nefes alıp verdi. Kesik kesik, "Sana. Söylemem. Gereken. Çok... Ama çok.... Ama çok..." deyince sözünü kestim, "Anladık orasını Güneş, devam et!"
İki dakika duraksadı ve devam etti, "Söylersem ne kadar verirsin?"
"Ne söyleyeceğine bağlı! Ayrıca neden para veriyormuşum? Dost değil miyiz biz? " dedim omuz silkerek. Bir yandan da yürümeye devam ediyorduk. Tekrar konuştum, "Ne hakkında?"
"Ayrıldığın sevgilin desem?"
Güneş'e baktım. Sinsi sinsi sırıtıyordu. Sırıtmana kafa atayım diye geçirdim içimden. Keşke gerçek olabilseydi... Bu konuda çok hassastım.
"Oha! Ne olabilir ki?" dedim gözlerimi büyüterek. Eski sevgilim Berke'yi gerçekten çok seviyordum. Aslında çok kırıcı bir çocuktu. Beni sevmediğinden emindim. Niyetini de az çok anlayabiliyordum da, kalpti işte. Ota da konuyordu, boka da. Ama beni terk etmişti. Hem de sorun sende değil bende muhabbetiyle. İnanabiliyor musunuz, kendisinden beklense de nedenini bile söylemeden ayrılmıştı! Bu yüzden bu konu benim için hayat memat meselesiydi.
Omuz silkti.
"Sen bana haberleri para karşılığında veriyordun... Şimdi sıra bende. Pamuk eller cebe..."
"Ama Güneş... Benim pamuk ellerim yok ki!" dedim son bir umut. Öğrenciyken beş kuruşun bile hesabı yapılmalıydı, öğrenciydik sonuçta. E onu bırakın benden ayrılış sebebini bir an önce öğrenmek istiyordum Berkenin.
"Saçma saçma konuşma Aylin! Şimdi para."
Ona masum bakışlarımdan attım. Bu bakışlar her zaman işe yarardı... Ofladı Güneş, "Tamam be! Acıdım sana. 5 TL versen yeterli."
Çantamdaki cüzdanıma uzanırken sırıtmadan edemiyordum. Sırf merakımdan sordum bir mafya babası edasıyla, "Önemlilik derecesi nedir?"
Düşündü kısacık bir süre, "Hım... Şöyle söyleyeyim, şu öğrenci halimizle iki yüz lira vermemiz gereken bir durum. Derek'in evrim geçirmesi, Dylan'ın -ki Allah korusun- Teen Wolf'tan çıkması gibi bir şey. Lan e okula B612 yüklenmesi gibi bir şey!"
"Oha!" diye bağırdım istemsizce. Tamam, Güneş gerçek bir dizi fenomeni olabilirdi de, e okul fotoğraflarımızın B612 ile çekilmesi? Ah, lütfen...
Hızla elimdeki 5 TL' yi Güneş'e uzattım, o da aynı hızla alıp, gıdığını hareket ettirerek parayla birlikte salladı, "Allah bereket versin yavrum..."
"Sırnaşma, defol git oradan... Hadi söyle lan artık şu şeyi! Yani... Neden... Neden ay-"
O an cümlemi yarıda kesecek bir tonda, kalın bir ses duyduk hemen arkamızda. Lanet olsun ki bu ses bana fazla fazla tanıdık geliyordu.
"Sadece birkaç saniyedir buradayım kızlar da.. Hayırdır, neyi söyleyecekmiş?"
Güneş'le aynı anda baktık arkamıza. Şu an Acun Ilıcalı misali "Yok artık!" diye bağırmak istiyordum. Bir siyah t-shirtim eksikti vallahi. Onun burada ne işi vardı?
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık!.
HumorBizim hikayemizin olağanüstü bir güzelliği yoktu. Olağanüstü kişiler, olağanüstü olaylar... Hiçbiri. Ama bizim hikayemizdi ya... Bu en güzeliydi. Bu, o gülünce kalbimin deli gibi çırpınışının, ne kadar kırılırsak kırılalım dönüşümüzün hikayesiydi. B...