Rodrigo çadırın direklerine bağlattığı Mega ve Aklo'nun yanına gitti ve dizlerinin üstüne çöktü. İkisinin de aklında bir sürü soru olduğunu biliyordu. "Sana güveniyorum Aklo ama kardeşimi babamın yanına götürseydin savaşın ortasına atmış olurdum. Şimdi ağızlarınızı açacağım ve hiçbir şey söylemeden beni dinleyeceksiniz."
Rodrigo Aklo'nun şaşkın bakışlarını gördüğünde önce kardeşinin ağzına bağlanan kumaşı çözdü. Mega da en az Aklo kadar şaşkındı. "Nasıl?"
"Hiçbir şey sormayın. Sadece beni dinleyin." Rodrigo Aklo'nun da ağzını çözdüğünde ayağa kalktı. "Seni babama haber göndermek için salacağım Aklo. Kimse sana zarar vermeyecek. Babama bir mesaj ileteceksin. Ateşkes isteyecek. Biz de yola çıkacağız. Ryale vadisinden ilerleteceğim orduyu. Karşılıklı bütün dağlara okçular yerleştirsin. Onları pusuya çekeceğim. Gözcüleri düşünmesin. Onları da halledeceğim."
Aklo başını sallıyordu ama anladığın mı yoksa anlamadığından mı net değildi. Rodrigo Aklo'nun omzuna elini koydu ve sıktı. "Bunları ona ilet ve dışarıya çıktığında asla benimle ilgili bir şey düşünme. Zihnini bir yere kadar koruyabilirim."
Rodrigo Aklo'yu bağlayan ipleri çözdükten sonra onu ensesinden tutup dışarıya çıkardı ve ordunun önüne doğru attı. "Gregeor'a kızının elimizde olduğunu ilet. Eğer yenildiğini kabul etmezse kızının güzel yüzünü kalenin surlarına fırlatacağımı da ilet."
Aklo hala üstündeki şaşkınlıkla Rodrigo'ya bakarken ordu hem gülüyor, hem de Aklo'ya küfürler ediyordu. İki kişi Aklo'yu yola doğru ittiğinde Aklo son bir kere bakıp yola doğru ilerlemeye başladı. Rodrigo ise Aklo'nun zihnine konuşmaya başladı: Babama Mega'nın güvende olduğunu söyle.
Rodrigo çadıra girerken Globat'a baktı. Beni takip et diye zihnine konuştu. Globat Rodrigo ile çadıra girdiğinde Mega'yı sessizce oturuken buldu. Yakalandıklarında başına gelecekleri düşünüp durmuştu. Acımasız bir büyücü bekliyordu ama Rodrigo ile karşılaşmıştı. Kafasında oturtamadığı çok şey vardı.
Rodrigo Globat'a döndü. "Ona yiyecek bir şeyler getir." Globat başıyla onaylayıp çadırdan çıktığında Rodrigo kardeşinin yanına gitti. "Merak etme Mega. Her şey yoluna girecek."
Mega bakışlarını abisinden kaçırdı. "Bunlar seni nasıl lideri seçti? Hem de bu kadar kısa sürede?"
Rodrigo yavaşça gülümsedi. Nereye odaklanması gerektiğini çok iyi biliyordu, aynı kendisi gibi. "Bunu sana söylemeyi hiç düşünmüyordum. Çünkü hiçbir gerçek senin benim kardeşim olduğun gerçeğini değiştirmeyecekti. Başka bir kadının çocuğu olsan da sen benim biricik kardeşimsin. Anlıyor musun?" Mega anlayamıyormuş gibi Rodrigo'ya bakıyordu.
"Annelerimiz farklı bizim Mega. Bu konu hakkında kimse konuşmadı ama durum böyle. Benim annem büyücüydü. Haliyle ben de bir büyücüyüm. Onları da bu şekilde kandırdım ve aralarına karıştım. Fakat size asla ihanet etmedim, etmem. Onları yenilgiye uğratacağım Mega. Sizi koruyorum."
Mega'nın bakışları sırrını koruyordu ama Rodrigo Mega'nın zihninden geçenleri biliyordu. Şaşkındı, üzgündü ve kırılmıştı. Rodrigo elini kardeşinin dizine koydu. "Bu şekilde öğrenmeni istemezdim."
Mega uzun süre sessizliğini korudu. Düşünse de aklı almıyordu. Rodrigo ile öz kardeş değillerdi. Buna inanmak istemiyordu. Gözlerinden birkaç damla yaş aktıktan sonra hıçkırarak ağlamaya başladı.
O sırada çadıra girenler olduğundan Rodrigo'nun tek yaptığı izlemek olmuştu. Bu canını tahmin ettiğinden çok daha yakmıştı. Böyle bir anı tahmin etmişti ama asla bu şekilde değildi. Ona sarılıp teselli etmeliydi ama bu imkansızdı. Çadırın en sonuna gitmiş, sessizce acı çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...