19.bölüm | Tek Çözüm

4.5K 399 13
                                    

  Kaosun sesleri sarayın içinde yankılanıyordu. Gün kötü bitmişti ama fırtınada savrulup duran Albina hala nefes alıyordu. Başaramamışlardı. Albina'yı en mutlu eden şey başarısızlıkları ile göz göze gelince verdikleri tepkileri görmekti. Önce karanlığı kızıla boyayamadıklarını fark ediyorlar ve güvenleri kırılıyordu. Sonra hırslanıyorlardı ama her şeyin bitti yer tam olarak orasıydı; başarısızlık hançerini tam o an saplıyordu.

  Albina kalabalıktan uzaklaşıp Dejhcal ile bir masaya oturdu. Anlatacağı çok şey var gibi gözüküyordu. Hareketlerinde küçük de olsa bi telaş vardı. Hemen konuya girdi. "Katillerin az bir bölümü Akrepol'ün merkezinden girmişler. Şu an Akrepol'e giden katillerin hepsi en güçlü oldukları bölgedeler. Geriye kalan katiller ise bekliyor. Neyi bekliyorlar onlar bile bilmiyor. Şu an savaşanlar büyücüler. Hepsi şu an bölgeleri tamamen almaya çalışıyor ama bir bölgeyi kaybetmişler."

  "Gens bölgesi..."

  "Ama bu değişebilir. Katiller eğer saldırırsa kazanırlar. Biraz araştırma yaptım. Anton katilleri bekletiyor. Bunun tek bir nedeni olabilir. O da seni katillerden gizlemek."

  "Eğer katillerin karşısına çıkarsam onları durdurabilirim. Bu yüzden beni öldürmesi gerek."

  "Güvende değilsin. Herkesin gözü önündesin. Belli ki büyücülerin burada dostları var. Ben gelmesem belki de öldürülecektin."

  "Buradan gidemem. Akrepol'e saldırdılar ve çekip gittim. Aynısını burada da yapamam."

  "Kaybedersin."

  "Belki de kaybetmem... Her şeyden önce olaylar nasıl bu hale geldi? Öğrenmem gerek."

  "Nasıl yani?"

  "Bana bir çözüm lazım Dejhcal. Tek bir çözüm ve bunların hepsinin sona ermesi lazım."

∆∆∆

  İçtiği ilacın etkisi geçtiği gün Albina biraz hastalanmıştı ama yine de odadan çıkıp Tjef'in yanına gitti. Tüm cevaplar onda gizliydi ve aradığı şeyi bulacaktı.

  Tjef Albina'nın geldiğini görünce güldü. "Başarmayı ne kadar istiyorsun?"

  "Her şeyden çok."

  Albina Tjef'in omzuna dokundu ve anında zihnindeki görüntülere ulaştı.

  Büyük arenada insanlar çığlık çığlığa, ellerini savura savura tezahürat yapıyorlardı. Katel ve Harpita en önde kendilerine yer bulmuşlardı. Arkalarında göğe doğru yükselen bir kalabalık vardı. Albina gidip ikisinin yanına oturdu ve konuşmalarını dinlemeye başladı.

  "Bu nasıl taç giyme töreni böyle?"

  "İnsanlardan öğrendiğim kadarıyla Kral olacak kişi, kavgalı olduğu insanlarla dövüşüyor. Tek başına. Eğer kazanırsa aradaki sorunlar çözülüyormuş. Bir nevi turnuva yaparak adalet sağlanıyor. Eğer kral kazanamazsa tahta çıkamıyormuş ve taht için tekrar bir turnuva hazırlanıyor, en güçlü kişi tahta geçiyormuş. Ama Erom hanesi hiç yenilmemiş. Daha çok bu turnuva kralın gücünü göstermesi ve düşmanlarına göz dağı vermesi içinmiş. Ve kavgalı olduğu hanelerin başındakileri öldürmesiyle ülke karışıklıkları da önleniyormuş."

  Dört kişi ağır silahları ellerinde bekliyordu. Başka bir köşeden dik duruşuyla gelen adam Harke Erom'du. Ellerinde kılıcı ve kalkanı vardı. Ama diğerleri gibi başında miğfer, üstünde zırh yoktu. Gayet rahat kıyafetler vardı. Karşı karşıya geldiklerinde Herkes nefesini tutmuş bekliyordu. Katel ve Harpita oldukça merak ediyordu savaşın sonucunu. Bu sırada Albina annesinin -Katel'in- kalp atışlarını dinliyordu. Harke'den etkilendiği açıktı.

GİRİFT 2 : KoruyucularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin