Koruyucuların kıtasına yakın bir adada kamp kurulmuş, acımasız soğukla başa çıkılmaya çalışılıyordu ama Hernadez askerleri soğuğa alışıktı. Zaten korns bölgesinin yarısından fazlası karla kaplı bir yerdi. Katiller ise soğuktan neredeyse etkilenmiyordu.
Dünden beri soğuk büyük ölçüde azalmıştı. Askerler bundan istifade toparlanmıştı. Anton'dan emir bekliyorlardı. Anton haritanın üzerine ellerini yaslamış düşünüyordu. Albina'yı almak zorundaydı. Katillerin ona sunduğu zaman azalıyordu.
O sırada çadıra bir asker hızla girdi. "Kralım, önemli bir haber aldık: Toprak ölmüş."
Anton aldığı haberle askere döndü. Şaşırmıştı ama üzülmemişti. Zaten istediği başından beri buydu. Toprak'la ilişkisi tamamen sahteydi. Onu öldürmek için fırsat kolluyordu ama çok güçlü birisiydi. Kolay kolay öldüremeyeceğini bildiğinden gücünü kullanıyordu. Şimdi ise önündeki tek engel ortadan kalkmıştı. Beklediği an tam olarak buydu. Mükemmel bir zamanlamaydı. "Kim öldürmüş?"
"Albina Erom öldürmüş."
"Toprak'ı nasıl bulmuş?"
"Toprak Englendarin'e ve Albina Erom'a saldırmış."
"Ne demek saldırmış? Onun sadece saklanması gerekiyordu! Kimden öğrendiniz tüm bunları?"
"Albina Erom'un eğitmeni olan Dimitri'den. Okins bölgesinde yakalamışlar."
"Okins bölgesinde ne işi varmış?"
"Bilmiyoruz, efendim. Ondan aldığımız tüm bilgi bu. Söylemeyince işkence edilerek öldürülmüş."
"Büyücülerden de bu beklenirdi zaten. Onları ortadan kaldırmama az kaldı. Artık Toprak da koruyamaz onları. Gemileri hazırlayın. Albina Erom'u almaya gidiyoruz."
"Planımız var mı, efendim?"
"Toprak öldüğüne göre Albina ile konuşmam gerekir. Zaten kendi isteği ile gelecektir. Gelmiyorsa zorla almasını da bilirim."
Anton hazırlanan gemiye binip Englendarin'e doğru yola çıktı. Hava açıktı. Güneş yüzünü göstermişti sonunda. Günlerdir sisten iki adım ötesi gözükmüyordu. Anton bundan istifade geminin güvertesinde, ufku izliyordu. Anton etrafını görmeden hareket etmezdi. Bu hep böyle olmuştu. Ne gözlerinde ne aklında sis olmasına izin vermezdi. Öyle ise bile durur ve ve sisin dağılmasını beklerdi. Yenilgiyi sadece bir kere tatmıştı. O gün de bir daha yenilmeyeğine yemin etmişti. Yanlış bir adım atmıyordu, atmayacaktı.
Yanına komutanlardan biri yaklaştı. "Rodrigo Gonzales bizim biraz gerimizden geliyor."
"Bizi gördü mü?"
"Hayır."
"Rodrigo ile uğraşacak havamda değilim. Albina'yı yönetmeye çalışıyor. Albina'yı kendi tarafına çekmesine izin veremem."
"Emir verirseniz gemiyi batırabiliriz."
"Rodrigo ateş tahtının sahibi. Gücünü göz ardı edemem. Ona görünmeden halledeceğiz bu işi." Komutan başıyla onaylayıp yanından ayrıldı.
Anton Rodrigo ismini duyunca derin bir nefes almıştı. Öfkesiyle hareket ediyordu ve kontrol edilemez biriydi. Bir gün her yeri yakıp yakacaktı. Bir canavara dönüştüğünde hala ben doğruyum diyemeyeceğini biliyordu. Babasının aptallığının aksine zekiydi ama görmediği çok şey vardı. Önünü çok kişi kapıyordu, bizzat da kontrol edemediği öfkesinden dolayı kendisi.
Anton sahile adımını attığında öncü birlikler Albina'yı çoktan bulmuştu. Anton şaşırmamıştı. Albina Rodrigo için her türlü aptallığı yapabilirdi ama nasılsa işine geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...