Albina mahzendeydi. Rodrigo mahzende yerde öylece oturuyordu. Saçları darmadağındı. Kendisi gibi. Albina Rodrigo'ya doğru yaklaştı. Rodrigo'nun zihninde yine çığlıklar vardı. Gözlerinde ise yaşlar. Ağlıyordu. Albina ona uzunca baktı. Ona geçecek demek istiyordu. Ama sadece izliyordu. Gözyaşları öyle sessiz, öyle asildi ki... Ağlamak hiç bu kadar içten olmamıştı. Mahzene biri indiğinde Rodrigo hızla gözlerini sildi. Boğazını temizledi. Gelen Dimitri'ydi. "Onu ne kadar seviyorsun?"
"Buradaki herkesi küle çevirecek kadar."
"Aklındaki bu mu? Herkesi öldürecek misin?"
"Evet."
"Yapma. Tamam mı? Ben her şeyi halledeceğim."
"Nasıl?"
"Oraya çıktığında sana karşı en ufak bir şey hissetmemesi lazım. Sen sadece bunu yapsan yeter."
"Benden nefret edecek yani?"
"Evet."
Rodrigo'nun gözünden bir yaş daha yavaşça aktı. Gözünün önünde annesinin ölümünü seyrediyordu. Çığlıklarsa hiç susmamıştı. Albina'nın ölümünü görmek istemiyordu. İhtimalini bile düşünmek istemiyordu. Başını yavaşça sallamaya başladı. "Tamam. Yapacağım. Ama sen de sözünü ver ve onu kurtar."
"Kurtaracağım."
Dimitri gittikten kısa süre sonra Albina getirildi.
Rodrigo başarmıştı. Kalbini öyle bir kırmıştı ki acısı ve nefreti vücuda bürünmüş, Rodrigo'nun suratına tokat gibi indirmişti. Canını yakmıştı. Çok acıtmıştı.
Babası gelip onu çıkardığında hızla odasına çıktı. Önce öylece durdu. Etraf o kadar sessizdi ki bu Rodrigo'yu deliye çevirmişti. İçi susmazken etrafın bu kadar sakin olması haksızlık gelmişti. Bir adım attıktan hemen sonra her yeri birbirine kattı. Her şeyi kırdı. Bağırdı, çağırdı. Gözleri kıpkırmızıydı. Gürültü istiyordu. İçinde yaşadığı her şeyi gözleriyle görmek istiyordu. Camdan yansımasına baktı. Harap olmuş haline baktı. "Ne kadar güçsüzsün. Annen öldüğünde olduğu gibi, seni seven birini öldürdüğün gibi!"
Rodrigo acısını bedeninde de görmek istedi. Camı vurduğu yumrukla kırarken kollarının kan içinde kalmış haline baktı ve gülmeye başladı. "Canın yandı mı?" Rodrigo saplanmış camları tek tek çıkarırken gülüyordu. "Canın yanıyor mu Rodrigo?" Rodrigo başını sallıyordu. "Canın yanmıyor. Neden?"
Rodrigo ayağına cam parçaları ile kesik attı. Canı yanmıyordu. "Canın neden yanmıyor Rodrigo?"
Gregeor hızla odaya girdiğinde Rodrigo babasına döndü. "Bedenim acımıyor baba. Ruhum parçalanırken bedenim sessiz kalıyor."
Gregeor yavaş yavaş Rodrigo'ya yaklaştı. "Ne yaptın sen?"
Rodrigo titriyordu. Gregeor oğluna sıkıca sarıldı. Ne yapacağını şaşırmıştı.
Rodrigo kıpırdamadan durdu. Gözlerini bile kırpmıyordu. Sonunda yavaşça yere çöktü. Gregeor oldukça endişeliydi. "Ne yapmam gerekiyor? Söyle Rodrigo!"
"Yaptığım büyülerin, attığım adımların, hepsinin bir karşılığı vardı. Anlıyor musun?"
"Nasıl geçecek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasíaDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...