Albina üstüne doğru gelen kılıca koşarken birden eğilip dizlerinin üstünde kaydı. Burnunun hemen üstünden geçen kılıcın kestiği havayı tattı ve elinin içinde ters tutuğu hançeri ile Dejhcal'in baldırına vurdu. Fakat derisi sadece biraz içe çökmekle yetinmişti. Albina hızla doğruldu ve arkasını döndü. "Bu haksızlık! Bir çizik bile atamıyorum! Asla bir katile karşı şansım yok! Nasıl yapacağım?"
Dejhcal da arkasını döndü ve Albina'nın karşısına geçti. "Bizi öldüren şeyi bilmiyorum. Bunu çok kez sordun. Bu konu hakkında bildiğim tek şey Harke'nin bunu bildiği ve bunu kullanarak bize anlaşma yaptırması. Erom soyuna bağlılık..."
"Pişman mısınız?"
"Sayılır. Akan kanı izlemek bize zevk veriyor. İster vahşi de, ister herkesin dediği gibi katil, sonuçta seviyoruz. Bütün Akrepol'ü bile öldürebiliriz. Ama ölmek bizi korkutmaz. Ortada başka bir anlaşma olmalı."
"Ne gibi?"
"Bilmiyorum. Ama katiller düz düşünürler. Sağlam bir sebep olmadan bağlılık yemini etmezler. Ve şu an yeminlerini fark etmeden bozuyorlar. Dediklerin doğruysa ve katiller Akrepol'e saldırdıysa, bu katillerin çok az bir kısmıdır."
"Neden?"
"Bunu sonra söyleyeceğim."
Albina Dejhcal'in gözlerine baktı uzunca. Dimdik duruşu hiç bozulmuyordu. Bu zamana kadar ona her konuda yardım etmişti. Günlerce güneşin altında savaşmışlardı. Ona daha güçlü vurması için teknikler göstermişti. Daha hızlı hareket etmesi için adayı sayısız defa turlatmıştı. Aylardır bir gemide olduğu için hamladığının farkındaydı. Daha iyi olmalıydı ve daha dikkatli. Seçtiği insanlara güvenmeliydi. Albina elini açtı. Hançeri avcunun içine bastırdı ve acıyla kasılsada aşağı doğru çekti. "Bakalım ne kadar sadıksın yeminine."
Dejhcal Albina'nın sadece gözlerine bakıyordu. Bakışlarını elinden akan kandan uzak tutuyordu. Fakat kaşları çatılmıştı. Yüz kasları şekilden şekle girdi. Sonunda akan kana baktığında Albina onun gözünde ilk defa, çok farklı bir duygu gördü; acı...
Kendini tutuyordu ve bu ona acı veriyordu. Albina elini yumruk yaptı ve arkasına aldı. "Üzgünüm."
Dejhcal hiçbir şey demedi. Bir süre ayakta durdu. Siyah saçlarını arkaya attı. Elindeki kılıcı sıkıca tutuyordu. Titriyordu. Gözlerini kapatmıştı ve derin nefesler alıyordu. Göğsü hızla inip kalkıyordu. Albina endişeyle baktı. "İyi misin?"
"Bunu bir daha yapma. Uzun zamandır kan görmedim."
Albina Dejhcal'in sinirle gerilmiş yüzünü incelemeye devam ediyordu. Artık bariz bir öfke görüyordu. Ama bunun kime olduğunu anlamak güçtü. Kendine mi, yoksa Albina ya mı?
Albina kıyafetinden parça yırtıp elini sıkıca sardı. Geri Dejhcal'in yanına gitti. "İtiraf etmeliyim; artık senden korkuyorum."
"Korkmalısın."
Albina ayağına gelen soğuk suyla bakışlarını denize çevirdi. "Ne zaman gideceğiz?"
Dejhcal bir süre daha sinirle baktı. Ardından son kez derin bir nefes aldı. "Düşündüğümden daha iyi savaşıyorsun. Neredeyse bir katil kadar iyisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...