16.bölüm | Kıyametin Ayak Sesleri

4.6K 431 30
                                    

Albina Desire'ın üstünden indiğinde hızlı adımlarla saraya doğru yöneldi. Bastığı adımlar ona acı verse de emindi. Tek önceliği halk olacaktı. Koruyucular ona emanetti. Hava'nın güvenini boşa çıkaramazdı.

Saraya girdiğinde Hava'nın danışmanı Albina'nın yanına gelmişti. Albina onu görünce durmadı. Zaten herkes olanları biliyordu. Daha saraya ulaşmadan haber her yere yayılmıştı. Herkesin yüzünde hüzün ve endişe vardı. "Herkes toplantı odasına gelsin."

Albina toplantı odasına girdiğinde masanın başına oturdu ve elleriyle alnını ovmaya başladı. Başı ağrıyordu. Sakin geçen günü olmuyordu. Yol boyunca birçok kez önü kesilmişti ama kalabalık grup olmadıklarından başa çıkabilmişti. Gittikçe yorgun düştüğünü fark ettiğinde son çare bir köye sığınmış ona yardım edecek kişiler bulup yoluna kalabalık bir grupla devam etmişti.

Artık saraydaydı. İlgilenmesi gereken önemli şeyler vardı. Başına saldırılardan çok daha büyük dertler açılmıştı.

Odaya giren Su ve danışmanlar masalara oturduklarında Albina ayağa kalktı. Lafı uzatmak istemiyordu. "Toprak bizi gördü. Büyük ihtimalle benim kim olduğumu anlamıştır. İzlendiğimi sezmiştim, bu sarayda bile. Güvenliği arttırmalıyız."

"Büyücü tehdidinden dolayı az sayıda olsa da asker yetiştirdik ama yetmeyecek."

Albina elleriyle masada ritim tutuyordu. Günlerdir neredeyse hiç uyumuyordu. Gözleri kızarmış, yüzü çökmüştü. "Hava'nın kurtulup kurtulmadığını bilmiyorum. Fakat eğer havayı kontrol edebildiğimi ve benim kim olduğumu öğrendilerse daha da güçlenmemem için onu esir tutacaklardır. Hava kendisini öldürmeye kalkmadıkça hayatta kalacaktır. Ki eğer onu tanıyorsam halkı için bunu yapabilir. O yüzden onu geri almalıyız ve beni almalarını engellemeliyiz... Güvenlikten biraz daha bahsedelim."

"Tarih boyunca olduğumuz en kötü haldeyiz Albina. Dört tahtan üçü boş durumda. Bu halde hiçbir şey yapamayız. Bırak savaşmayı kendimizi bile savunamayız."

Albina anladığını belirtircesine kafasını salladı. İşleri hala yoluna koyabileceğine inanıyordu. "Hava tahtına oturacağım ve elimden geleni yapacağım. Birini öldürmediğim sürece sorun olmayacaktır. Ateş tahtını da dolduracağım."

Oda büyük bir sessizliğe gömüldüğünde Albina derin bir nefes aldı. "Rodrigo Gonzales ateş tahtının sahibi. Onu çağıracağım. En kısa zamanda gelmeli yoksa Englendarin'i de alacaklar. Savaşa hazırlanmalıyız, kendimizi savunmamız gerekiyor."

Su Albina'nın sözünü sürekli kesiyordu; "Albina... Bizler yönetici veya katil değiliz. Anla bunu artık. Bizim işimiz bu değil. Hiçbirimiz asker değiliz. Bizim tahtların sahiplerine ihtiyacımız var ama bu doğa için, savaş için değil! Taht sahiplerinin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorsun. Doğanın dengesini koruyoruz ama savaşta kullanırsak tüm dengeleri bozarız. Hiç Kıyametin Ayak Sesleri'ni okudun mu?"

  Albina Su'yu ona karşı ilk defa bu kadar mesafeli ve ciddi görüyordu. "Hayır."

"Dört taht zamanında birbirlerine düşmüşler ve aralarında bir savaş vermişler. Sadece dört kişiden bahsediyorum. Tüm kıta ölümü tatmış. Denizinden tut, havasına, taşına, toprağına kadar yerle bir olmuş. Savaştan geriye bir avuç koruyucu kalmış. Biz bu yüzden birbirimizi yönetmeyiz. Sadece doğa için yaşarız. Hırslarımız olamaz, savaşımız olamaz!"

Albina'nın duyduklarıyla tüyleri diken diken olmuştu. "O zaman savaştan elimizden geldiğince kaçmalıyız." Albina planını tekrar gözden geçirmeye çalıştı. Taht sahiplerinin yardımıyla bitebilecek bir savaşı artık hayal edemiyordu. Bunun ne kadar büyük bir zarar verebileceğini düşünmemişti.

GİRİFT 2 : KoruyucularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin