Albina büyük kapının iki yana açılması ile dışarıya çıktı. Savaş kıyafetini giymişti. Siyah deriden yapılma büstiyerinin üstünde siyah tül belinde bağlanıyor dizlerinin üstünde bitiyordu. Pantolonu rahat hareket etmesi için dardı. Başında ise alnına doğru inen bir taç vardı. Hemen alnının ortasında kaplan imgesi işlenmişti. Saçları sıkıca topluydu, yine de saçları beline kadar uzanıyordu. Keskin bakışları ile herkese meydan okuyordu. Koruyucuların yanında kraliçe olmak kolay değildi. Zayıflık gösterirse kabul görmeyeceğini biliyordu. Çünkü savaş açıldığı katillerin yanında olan büyücülerin biri de kendisi olabilirdi. Böyle bir iddia atılsa nasıl kanıtlayacağını bilemezdi. O yüzden yolundan şaşmamalı, kararlı olmalıydı.
Albina yavaşça Dejhcal'in yanına ilerledi. "Durumlar nasıl?"
"Şimdilik kötü. Ama çok gençler, çabuk öğreniyorlar." Albina savaş eğitimi aldığı zamanları hatırlamıştı. Çok heyecanlıydı. İlk defa eline aldığı silahlarların verdiği hissi bile hatırlıyordu. Savaşma arzusunun doğuştan geldiğine inanıyordu. En masum ve tecrübesiz olduğu zamanlarda bile elindeki keskin kılıç onu korkutmamıştı.
Albina etrafına göz gezdirmeye başladı. Gençlerin talim yapmalarını izledi. Bazıları Albina'dan küçüktü, bazıları büyüktü. Kızların ve erkeklerin ellerinin zarifliği hayretle izledi. Hiçbiri silah tutmuş gibi durmuyordu. Bir çiçeği tutar gibi narin sallıyorlardı kılıçları ama şaşırtıcı biçimde güçlü vuruyorlardı.
Albina etrafına bakarken birini gördü. Kılıcı en doğru o kullanıyordu. Hatta iyi bile sayılırdı. Albina yavaşça ona doğru yaklaştı. Genç bir adamdı. Uzun boylu ve güçlü duruyordu. Albina'nın yanına geldiğini gördüğünde saygıyla başını eğdi. Albina çocuğun elindeki ağır kılıca baktı. "Güzel bir seçim."
"Teşekkürler."
"Savaşmayı nereden öğrendin?"
"Tanrı bana güç verdi, ben de doğru kullanmak istedim. Ayrıca kılıçlara özel bir ilgim var."
"Demek yeteneğin aslında güç."
"Evet."
"Adın ne?"
"Tobias."
Albina Tobias'ın suratına kuvvetli bir yumruk attığında Tobias geriye doğru sendeledi. Şaşkınlıkla Albina'ya bakıyordu. "Gücünü doğru kullan o zaman."
Tobias hala şaşkınlıkla bakıyordu. "Sizin havayı kontrol ettiğinizi sanıyordum."
"Öyle. Fiziksel gücüm yönetici melezi olmamdan geliyor. Şimdi..." Albina kendisi için yeniden hazırlattığı keskin ve öncekinden daha uzun hançerleri belinden çıkardı. İki elinde yere doğru uzayan hançerlerin birini Tobias'a doğrulttu. "Rakibine karşı karşıya geldiğinde karşındakinin hareketlerini iyi izle. Birçok ipucu bulabilirsin. Başla."
Tobias başını sallamaya başladı. "Size saldıramam."
Albina gülmeye başladı. "Merak etme seni incitmem." Tobias kendisini bu konuda ezdiremezdi. Kılıcını Albina'ya doğru vurduğunda Albina tek hançeri ile onu durdurdu. Diğer hançeri Tobias'a doğru yavaşça savurdu ve beline değdirdi. "Öldün Tobias. Hareketlerimi izlemekle kalmayacaksın. Gerektiği yerde engelleyecek gerektiği yerde kaçacaksın." Tobias kılıcını geri çekip biraz eğildi ve Albina'yı izlemeye başladı. Albina kılıcı Tobias'a doğru vururken Tobias kılıcı ile engelledi. Albina diğer hançeri savururken de geri kaçtı. Göğsünün hemen önünden geçen kılıcın keskinliğini işitti.
Albina memnun kalmışçasına güldü. Hançerlerini beline koyduktan sonra elini Tobias'a doğru uzattı. "İyi işti." Birbirlerinin dirseklerinden tutuşurken Albina Tobias'ın dirseğini sıkıca tutup ayağını ayağına doladı ve diğer eli ile karnına vurup yana doğru fırlattı. Tobias yere sertçe düştüğünde Albina ellerini dizlerine koyup Tobias'a doğru eğildi. "Rakibine asla güvenme."
Tobias gülmeye başlayıp yavaşça kalktı. Birden yumruğunu Albina'nım yüzünde doğru savurduğunda Albina yüzünün önünde sıkıca yakaladı. "Hızlı ve öngörülü ol." Albina elini geri çektiğinde bakışları Dejhcal'e döndü. Onu yanına çağırdı. "Tobias ile yakından ilgilenin."
Tobias hem şaşkın hem de heyecanlıydı. Albina'nın özgüveni ve becerilerine hayran kalmıştı. Gülümsemekten kendini alıkoyamıyordu.
Albina Tobias'a döndü. "Belki de aradığım komutanlardan birini bulmuşumdur."
Tobias başını eğerken Albina Dejhcal ile yürümeye başladı. "İçlerinde yetenekli olanlar var diye umuyorum."
"Bir tane buldun ve senden etkilendi."
"Bana gerçek savaşçılar gerek. Duygularının esiri olan kuklalar değil."
Albina çalışanları izlerken yanına Su da geldi. "Nasıl gidiyor?"
"Şimdilik çok yeniler. Birkaç aya hazır olacaklardır. Üzgünüm Su ama onları çok zorlayacağım."
"Onlar artık sadece benim halkım değil, senin de halkın. Gerekli olanlar yapılacaktır."
Albina etrafını izlerken biri daha dikkatini çekti. Genç bir kızdı. Simsiyah saçları ve kendinden emin bakışları vardı. Elindeki okları hedefe tam isabetle vuruyordu. Albina ona doğru ilerledi. Genç kız Albina'ya bakıp oklarını atmaya geri döndü. Albina kaşlarını çattı. "Adın ne?"
"Ranya."
Ranya Albina'ya bakmıyordu. Sadece ardı ardına oklarını atıyordu. Albina sorununu merak etmişti. "Bir şeye kızgınsın."
"Annemin büyücü biri ile yaptığı bir erkek kardeşim var. Onu istemediği için büyücü bir aileye sattı. Şimdi de başka bir kıtaya kaçırılan erkek kardeşimi öldürmek için eğitim alıyorum."
Albina öfkesine hak veriyordu. Kızın attığı okları izlerken bakışlarını kıza çevirdiğinde başı birden döndü ve dünya tersine dönmüş gibi hissetti. Garip bir histi. Kıza doğru bakıyordu ama karşısında Rodrigo vardı. Elindeki yayı Albina'ya çevirdi ve yayı gerdi. "Seni hiç sevmedim Albina."
Ok Albina'ya doğru gelip kalbine isabet edince geri bir adım çekildi ve gözlerini yumdu. Bir şey hissetmiyordu, acı yoktu. Gözlerini açtığında kendisine dalga geçer gibi gülen Ranya ile karşılaştı. Albina sinirle kızın üstüne yürüdü. "Ne yaptın sen?"
"Sana istediğim her şeyi gösterebilirim."
Albina kaşlarını çattı. Tanıdık birine benziyordu. "Kardeşinin adı Logan olabilir mi? Sarı saçları ve mavi gözleri mi var?"
Ranya'nın gülüşü yüzünden silinirken öfke ile bakan yüzü ile karşılaştı. "Onu nereden tanıyorsun?"
Albina tesadüfe gerçekten şaşırmıştı. Hatta ona inanmayıp kalp atışlarını dinlemişti ama doğru söylüyordu. Ranya Logan'ın ablasıydı. "Logan bana yardım eden büyücülerden biri. Ailesinin öldüğünü sanıyor. Emin ol onlara dokundurtmam." Albina kızın elindeki yayı aldı ve hedefin tam ortasından vurdu. "Savaş için sıkı çalış. Kardeşinle omuz omuza olacaksın. Emin ol kardeşin savaşmakta senden, belki de benden bile daha usta. Katillerin yanında büyümüş biri."
Ranya yayı yavaşça eline aldı. Düşünceliydi. Albina onu yalnız bıraktıktan sonra Dejhcal'in yanına gitti. "Ranya'yı da istiyorum."
"Seçtiklerin ile ne yapacaksın?"
"Herkesi gruplara ayır. Başlarına, seçtiklerimi yerleştir. Şimdiden sorumluluk almayı öğrensinler. İlerde gruplarının komutanları olacaklar."
Albina savaşanların arasında dolaşırken aklı Rodrigo'nun ona çevirdiği oktaydı. O kadar gerçek bir görüntüydü ki etkilenmemesi imkansızdı ama söyledikleri gerçekliği yalanlıyordu. Rodrigo Albina'yı seviyordu ve Albina bunu duyduklarından değil gördüklerinden biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasíaDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...