Rodrigo Jeamar ile haritanın başındaydı. İkisi de sessizdi. Ne yapacakları hakkında konuşmaları gerekiyordu fakat ikisi de çok yorgundu. Jeamar sandalyede otururken başını ovuyor ve kötü düşüncelerini kovalamaya çalışıyordu. "Aklımı kaybetmek üzereyim."
Rodrigo ise haritadan gözlerini ayırmıyor ve sürekli inceliyordu ama Jeamar'ın dediklerini bir an ciddiye alıp tarttı. Evet, Jeamar delirmenin eşiğine gelmişti. Onunla ilk karşılaştığında elini uzatırken bile özgüveni kendini belli ediyordu. Şimdi ise sevdiklerini koruyamamanın zayıflığı iliklerine işlemiş ve özgüvenini yitirmişti. Onu ayakta tutacak bir duygu bulamıyordu. Rodrigo net bir şekilde bunları görebiliyordu. Tüm duvarları yıkılmıştı ama hala ayaktaydı. Onu bu girdaptan çıkaracak bir neden verebilirdi. "Delirmek o kadar kolay değil." Rodrigo elleri ile yolların üstünden gitmeye başladı. "Ryan'ın buraya ulaşması için önünde bir ordu var. İmkansız gibi görünüyor."
"İmkansız zaten."
"İmkansız demedim. Arada fark var."
Jeamar elini başından çekti ve Rodrigo'ya baktı. "Aklında ne var?"
"İnsanlar çok kolay kandırılır. Önümüzde lideri olmayan bir ordu var. Bu da tutarsızlık demek. Kısaca önümüzde aptallar ordusu var."
Rodrigo odanın camını açıp sarayın bahçesini izledi. İç kısımları temizlemişti. Sarayın surlarından yükselen bitkilere dokunmamıştı. İçeriye rüzgar doluyor ve sertçe esiyordu. Rodrigo derin bir nefes aldı. "Orduyu şaşırtacağım. Bana Andersan sancağı gerek, fazlasıyla."
"Ne yapacaksın?"
"Ordunun yerini zıt istikamette gibi göstereceğim. Bunun için iki ordu arasındaki haberleri kesmemiz lazım. Onları kendi savaşıma çekeceğim. Bu sırada babanın yanına gidip onu buraya getireceksin."
"Peki sen? Raena?"
"Ben kazanamayacağım savaşa girmem. Savaş alanına geldiklerinde hiçbir şey bulamayacaklar. Raena'yı da bizzat ben getireceğim."
Jeamar bir süre durdu ve yavaşça ayağa kalktı. "Savaş alanını boş bırakamayız."
Rodrigo sorarcasına bakarken Jeamar hızla odadan çıktı. Rodrigo da peşinden gitti. "Nereye gidiyoruz?"
"Savaş için bir planımız vardı, işe yarayacak bir plan. Kuvvetli bir bitki özü. Hemen alev alıyor ve zehirliyor. Deri alevden değil zehirden eriyor. Bir süre onları hazırladık." Jeamar bir odayı açtığında fıçıların içinde olan sıvıları gösterdi. Rodrigo eli içine daldırıp çıkardı. Şeffaf sıvıyı ellerinin arasında inceledi. Odadan çıkıp açıklığa geçtiğinde elinin içindeki sıvıyı ateşe vermek üzereyken Jeamar koşarak gelip sıkıca bileğini tuttu. "Delirmiş olmalısın! Çok kuvvetli. Kendi üzerinde deneme." Rodrigo sıvıyı taşa sürtüp geri çekildi ve ateşe verdi. Mavi renkte ateş hızla göğe yükselirken bir gaz etrafa yayıldı. Rodrigo kokusundan bile rahatsız olmuştu. Birkaç adım geriledi ve Jeamar'a döndü. "Yağmur yağmasını bekleyeceğim. Çamurlu bir araziye dökersek kolayca tuzağa çekebiliriz. Fark etmeyeceklerdir. Bugün dinlenelim. Yarın yola çıkarız."
∆∆∆
Mega kılıç talimi yaparken yanına sessizce Aklo geldi. Mega kılıcı savururken birden Aklo'yu görmesi ile kılıcı boğazına dayadı. Aklo ellerini kaldırırken Mega'nın yüzündeki hırsın yavaşça silinmesini izledi. Kılıç geri çekildiğinde Aklo da eline başka kılıç aldı. Mega Aklo'nun elindeki kılıca heyecanla baktı. "Birlikte mi çalışacağız? Sonunda inadından vaz mı geçiyorsun?"
"Hayır. Seni incitme ihtimalini bile almayacağım."
Mega sıkıntıyla nefesini verdi. "Hala beni kesmekten korkuyorsun. Buna artık izin verir miyim sence? Ayrıca yanlışlıkla olmuştu hatırlarsan. Çok küçüktük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...