Albina bir kütüphanedeydi. Annesini izliyordu. Katel kitapların hepsini teker teker incelerken içeriye Harke girdi. "Ne arıyorsun?"
"Babamın günlüklerini."
"Baban kim ki onu kitaplarda arıyorsun?"
"Kaptan Teo."
Harke oldukça şaşırtmıştı. Onun hikayeleriyle büyümüş biriydi.
"Dünyayı keşfediyordu. Koruyucuları buldu. Fakat ortada çok ciddi bir sorun vardı. Hiçbir kıta bir başka ırkı kabul etmiyor. Bir yıl içinde bütün gelen yöneticiler öldü babamla birlikte. Son günlüğü bende. Fakat ondan öncekiler Akrepol'de olduğu söyleniyor."
Harke Katel'i ilgiyle dinliyordu. Konuşmasının naifliği onu büyülemişti. "Peki siz neden ölmediniz?"
"Ait olduğumuz bir yer yok. Bu bizi hayatta tutuyor. Koruyucuların yanında kalamazdım, On Harke. Orayı her ruh taşıyamaz. Saf koruyucu değilsen çok zor. Büyücüler kendi yolunu arıyor belli ki. Aynı benim gibi."
Harke bir süre durdu ve bekledi. "Senin için o kitabı buldurtacağım." Ardından odayı terk etti. Albina Katel'in karşısına geçtiğinde annesinin güldüğünü gördü. Birbirlerinden etkilendikleri açıktı. Elini ona doğru uzattı ama tutamayacağını biliyordu. O yüzden kapıyı açtı ve farklı bir anıya geçti. Bu seferde taht odasındaydı.
Harke tacını giyecekti. Kalabalık bir ortamdı. Katel ve Harpita da oradaydı. Harpita, Gregeor ile konuşurken Katel camdan dışarıyı seyrediyordu. Düşünceleriyle boğuşuyordu. Ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu. Koruyuuclardan sıyrılıp oraya gelmişti ama onları temsilen oradaydı.
Kalabalıktan alkışlar yükselirken Harke kapıdan içeriye girdi. Tahtın önüne kadar geldi. Halkına döndü. Tahtın yanındaki adam tacı kafasına koyarken Harke'yi kral ilan etti. Albina bu anı ikinci kere görüyordu. Babası kendine doğru bakmıştı. Eskiden durduğu yere baktı. Orada ne gördüğünü merak ediyordu. Harke'nin baktığı yere bakınca annesini gördü. Katel gülümsüyordu. Albina eskiden kendisine baktığını düşünürken aslında Harke arkasında olan annesine bakıyordu.
Taç giyme töreni bittiğinde herkes yine eğlencesine geri dönmüştü. Harke Katel'in yanına gitti. "Konuşmamız lazım. Akşam yanına geleceğim."
Albina o andan birden çekildiğinde başı döndü. Dengesini sağlamakta zorlanmıştı.
Artık başka bir anıdaydı. Annesinin kaldığı odaydı burası. Katel camdan yağan yağmuru izlerken Harke içeriye girdi. "Merhaba."
Katel gülümsedi. "Merhaba."
"Çok düşündüm ama o anlaşmayı yapacağım. Büyücüler buraya gelmeyecek. Halkımı tehlikeye atamam."
Katel Harke'nin yanına kadar hızla ilerledi. "Biz de senin halkındanız! Harke, korkman gereken biz değiliz. Bildiğim kadarıyla sadece iki ırk değiliz, bir tane daha var. Kardeşim o ırkın çok tehlikeli bir ırk olduğunu söylemişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...