Albina, Katel ve Harpita'yı takip etti. Saraya doğru yol alırken bir yolda perişan olmuş hallerine baktılar, bir de saraya giden güzel giyinimli hanımlara. Harpita tanrıdan sabır istercesine gökyüzüne doğru baktı. "Bizi buraya getirdin, bir macera yaşamak için. Çünkü babanın maceracı bir insan olduğunu biliyorsun. Oradan uzaklaşmak ve farklı ırkların olduğu bir kıtaya gelmek istedin. Hatta dediğin gibi; bir yarın da buraya ait. Peki, bir şey soracağım! Bundan sonra ne yapacağız?" Katel tam bir şey söyleyecekken Harpita sözünü keserek konuşmaya devam etti. "Beni tutup buraya getirdiniz. Hiç sorgulamadım, Tjef'in bir bildiği var dedim ama bu artık saçma sapan hir hal aldı."
"Hiçbir şey bilmiyorum Harpita. Bilmek de istemiyorum. Kardeşim bizim kaderimizi gördü. Sadece burada olmalıyız. Hepsi bu."
"Kardeşin tam bir deli!"
"Hayır. O herkesten özel bir insan. Herkesten!"
"Artık ne söylesem boş."
Katel etrafında onlara garip garip bakan insanlara göz attı."Buranın kadınları düşündüğümden daha çirkin. Elbiseleriyle örtmeye çalışmaları bir şeyi değiştirmiyor."
Katel Harpita'yı çekiştirerek büyük saraya götürdü. Dev kapıda bulunan muhafızlar ikisinden de davetiye görmek isteyince Katel sanki cebinden bir şey bulmaya çalışırmış gibi arkasını döndü. Gözüne ilişen ilk kişinin cebine elini gizlice sokup davetiyeyi kaptı. O kadar hızlı davranmıştı ki kimse anlamamıştı. Bu annesinden kaçmaya çalışırken edindiği bir davranıştı. Üstüne kapatılan kapıların anahtarlarını bu şekilde alıyordu. Katel davetiyeyi muhafıza uzattı. Muhafız davetiyeye bakıp başıyla onay verdi. "Temizlikçiler için kıyafetler Akrepol kalesinde."
Albina şaşkınlıkla annesini izliyordu. Davranışlarından hiç bir şey almamıştı sanki. Annesi kendisinden çok daha pozitif ve çok daha cesurdu.
Harpita dirseği ile Katel'in koluna vurduğunda yapmacık bir şekilde muhafızlara doğru gülüyordu. Bir yandan da sessizce konuşuyordu. "Ne saçmalıyor bu Katel? Temizlikçi ne?"
İkisi de muhafızlara gülerken muhafızlardan biri ikisinin üstünü güzelce aradıktan sonra alıp sarayın içine soktu. Katel sevinçten kocaman gülerken Harpita etrafı izliyordu. Sarayın büyük bahçesi renk renk ağaçlar ve çiçeklerle süslüydü. Etrafta bir sürü insan sohbet ediyor ve gülüyordu. Herkes yeni kralı görmek için sabırsızlanıyordu. Bir sürü masa vardı burada. Hizmetçiler oradan oraya koşturuyordu. İnsanları eğlendirmek için oyunlar oynanıyordu. Hatta bir fil bile görmüşlerdi.
Muhafız ikisini de sarayın içinde bir kaleye getirdikten sonra bir odanın kapısını açtı. "İşte Akrepol Kalesi. Burada kalacaksınız. Acele edin. Çok işiniz var."
Katel odaya bir göz gezdirdi. Üç yataklı oda oldukça sadeydi. Yatakların üstlerinde üç tane cam vardı. Karşıda da bir dolap. "Ben hep karıştırıyorum da acaba bu şehrin adı nedir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
FantasyDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...