Albina aynanın karşısına oturduğunda saçlarını yapmaları için gelenler işlerine koyulurken kendisini ve aynadaki yansımadan gördüğü dayısını izledi. "Her şeyi bilmek duygularını köreltmiyor mu?"
"Çoğu olay bana bir şey ifade etmiyor."
"Peki hiç aşık oldun mu?"
"Hayır."
"Neden?"
"Bir şey hissetmiyorum."
"Peki aşık olmak istemiyor musun?"
"Aşık olmak istiyorsam bazı şeyleri feda etmeliyim."
"Ne gibi?"
"Yeteneğimi kullanarak birini öldürmem ve bu güçten kurtulmak gibi. Bunu yapmayacağım."
"Neden?"
"Çünkü sana yardım etmek istiyorum. Kaderini gerekirse değiştirim."
"O zaman olacakları bilemezsin."
"Gerektiği kadarını biliyor olacağım ama bunun bedelini ben değil sen ödeyebilirsin. Bu yüzden yapmıyorum, henüz."
Albina beyaz elbisesi giydirilip arkasındaki ipler sıkılırken nefesi kesilmişti. Tüm bunların bir kraliçe için günlük şeyler olduğunu fark edince başını yukarıya doğru kaldırıp dua etmeye başladı. Daha ne kadar dayanabilirdi, bilmiyordu.
O an tek istediği dayısı ile yalnız kalıp konuşmaktı ama bunu bile yapamıyordu. "Bana yine geçmişi gösterebilir misin?"
"Dimitri olmadığına göre sen yapmalısın ve bunu yapmak oldukça zor. Ayrıca tek başına yaparsan büyük olasılıkla sana zarar verecektir."
"Ne olursa olsun yapmak istiyorum ama anılarına nasıl girebilirim ki?"
"Onlar benim anılarım değil. Zihnimde canlanan görüntüler."
"Nasıl yapacağım?"
"O benim değil senin yeteneğin."
Kapı açıldığında Albina neredeyse hazırdı. Saçları sıcak demirle dalgalar yapılmış ve üst kısımları özenle örülmüştü. Beyaz elbisesi yumuşacık bir kumaştı. Göğüsünde çeprazlanan kumaş omuzundan aşağıya dökülüyordu. Boynunda ışıldayan bir kolye vardı. Değeri paha biçilemez olduğuna emindi.
Bir kraliçe gibi göründüğü belki de ilk haliydi. Genelde savaşçı gibi olmayı tercih ediyordu. Belinde ki hançerlerinin varlığı ona güven veriyordu. Yönetmeyi sevse de savaşmak ona daha kolay geliyordu.
İçeriye Su girdiğinde Albina ona doğru yöneldi. "Gidelim."
Albina Su ile odadan çıktı, Tjef de diğer yanında yerini almıştı. "Nasıl bir tören bu?"
"Tahtın üstünde bulunan küreyi döndürmen gerek. Taht Englendarin'e bağlı. Onu canlı tutan şeylerden biri. Fakat Hava hala yaşıyorsa güçsüz olacaksın. Bunu yapamazsan da o tahta oturamazsın."
"Bunu neden daha önce söylemediniz? Denerdim."
"Ve eğer başaramazsan inancını kaybeder ve güçsüz kalırdın. İnancın tam olmalı. Yapacaksın, bunu bil."
Albina taht odasına doğru giderken gerildiğini fark etti. Bunu yapabilir miydi bilmiyordu. Tek yapması gereken tüm kalbiyle inanmaktı. Fakat kendisine ne kadar güvendiğini ve inandığını bilmiyordu. Ellerine baktığında titrediğini gördü. İlk defa taç giyecekti. Bunun Akrepol tahtı olacağını sanıyordu. Fakat koruyucuların büyülü tahtına oturacaktı. Su Albina'nın elini tuttu. "Bunu yapabilirsin. Taht odasına ilk girdiğinde gözlerinde gördüğüm inanç ve inatla bunu yapabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT 2 : Koruyucular
Viễn tưởngDaha fazla karmaşa, daha fazla kötülük, daha fazla savaş... Akrepol'den sonra karışan başka bir kıta daha... Ve ateşten sonra buzu iliklerine kadar hissedecek olan Albina. Fedakarlık hiç bu kadar zor, hiçbir gerçek bu kadar sır dolu olmamıştı. Ve ta...