38. Bölüm: Özgürce Koşmak

1.7K 258 66
                                    

Annie uyuyamıyordu. Yavaşça soluna döndü. Dirseğini yastığa, kafasını da eline dayadı ve yanındaki yüz üstü uyuyan adamı izlemeye başladı. Adam derin uykudaydı. Bir süre çıkardığı sesleri dinledi. Çok şey düşünüyor ama hiçbirinden anlamlı bir cümle oluşturamıyordu. Bu, basit bir yapbozun her parçasına sahip olmak ama onu bir türlü birleştirememek gibiydi.

Bir şeyler doğru gitmiyordu ya da hali hazırda giden şeyler yetmiyordu. Carl, sanki hem yanındaydı hem de değildi. Birine sarılsanız dahi, dokunsanız, onun orada olduğunu somut olarak görebilseniz dahi onun yoksunluğunu yaşamak gibiydi bu.

Adam bir türlü aşamadığı bir engel koymuştu aralarına. Annie bunu yemekten önce, esnasında, hatta sonrasında dahi hissetmişti.

Adamın ustaca kaçtığı cevaplara kaç kere şahit olduğunu sayamamıştı. İçten içe tüm bunların ne anlama geldiğini bilse dahi gerçeklerden kaçıyordu. Hatta gözlerini kapatıp başını hızla sağa sola sallamak istiyordu. Bir sonraki aşama ise elleriyle kulaklarını sımsıkı kapamak olacaktı.

Carl neden yanındaydı? Sadece takılmak için mi? Daha fazlası olmayacak mıydı? Keşke doğrudan sorabilseydi, ama yapamıyordu. Annie, uzun süredir ilk kez ne yapacağını bilmeyen bir yeni yetme gibi hissediyordu.

***

Rachel, alarmın çalmasıyla gözlerini açtı. Sakince telefona uzanıp odayı dolduran sesi susturdu. Carl neredeyse iki gündür yoktu. Neredeyse. Hiç bu kadar uzun sürmüş müydü? Belleğini zorlasa da cevaba ulaşamadı. İki günü neden bu kadar büyüttüğünü de anlamıyordu. Uzun bir süre değildi. Kafasının karışıklığı onda bir şeyleri kırma isteği uyandırıyordu.

Düşüncelerini kovma isteğiyle kafasını sağa sola salladı. Yavaşça yataktan kalkıp çalışıyormuş gibi yaptığı yere gitmek için hazırlanmaya başladı.

***

Annie, içeriden gelen dış kapının sesiyle gözlerini açtı. Normalde gözlerini açması için fazlası gerekirdi ancak normal koşullar altında değildi. Başını çevirdiğinde yatağın diğer yanının boş olduğunu gördü.

Tam gözlerini ovalayacakken komodinin üzerindeki ufak beyaz kâğıdı gördü. Uzanıp aldı, tek cümle yazıyordu.

Seni ararım.

Annie gülümsedi. Bu Carl'a telefon numarasını vermemişti ki...

***

Rachel, üçüncü günde bir saat fazla çalışmıştı.

Dördüncü gün kalkması gereken saatten daha erken uyanıp koşmaya çıkmıştı.

Beşinci gün mutfakta yemek yapmayı denemiş ve bu, ona bir tencere ve iki tabağa mal olmuştu.

Altıncı gün yin yoga dersine girmiş, ancak uyuyakalmıştı.

Tüm bu süreçte hiçbir şekilde yapmadığı şey ise; ne Annie'yi, ne de Carl'ı düşünmek olmuştu. Kendini koruma programı farkında dahi olmadan yeniden devreye girmişti.

***

Annie, bir müşterinin daha içeceğini uzatırken gözleri açılan kapıya gitti. Sonra bunu yaptığı için kendine kızdı.

Dört gün olmuştu ve Carl hiç gelmemişti. Muhtemelen diğeri ortaya çıkmıştı ve yine muhtemelen Rachel ile birlikteydi.

İçinde bulunduğu duruma inanamıyordu. Aşk bu kadar boktan bir şey miydi? İnsan gerçekten bu kadar kolay aşık olabiliyor muydu? Öylece. Aniden. Keşke bir uzmana içini açabilse ve "Bak bakalım, bu şey aşk mı yoksa bir çeşit böcek mi" diye sorabilseydi. Söz konusu duygularıyken kendinden asla emin olamıyordu. Yoksa aşk, bu emin olamama hali miydi?

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin