29.Bölüm: İşte Şimdi Sıçtık!

3.2K 314 56
                                    



Rachel, yanlarından hızla geçtikleri bilmem kaçıncı koca ağacı izledi. Ağacın yapraklarına bakan gözleri çoktan başka bir şeyi izlemeye başlamıştı. Midesinin bulandığını hissetti. Arabadan dışarıyı izlemek ve nesnelere bakamadan onları kaçırmak hep böyle hissettirirdi. Başını cama yaslayıp gözlerini kapadı. Ancak bunun kötü bir fikir olduğuna sadece beş saniye sonra karar vermiş ve doğrulup koltuğuna yaslanmıştı.

Lanet olası Hollywood filmleri! Tribe girip başını cama yaslayarak puslu gözlerle dışarıyı izleyebilen kişiye ödül falan verilmeliydi. Zira denediği anda yapabildiği tek şey kafasının oldukça seri bir şekilde cama çarpmasıydı.

Bazen hızlı bazen de acı verecek derecede yavaş geçen haftayı düşündü. Gündüzler hiç olmadığı kadar akıcı, geceler de sinir bozacak kadar yavaştı. Uykuya dalmak için yatakla savaştığı kaç gece geçirmişti? Uyku ile uyanıklık arasındaki o anlarda düşüncelerinin gittiği yönle heyecanlanıp kaç kere ayaklanmıştı? Gözünü her kapadığında gördüğü tek rengin yeşil olduğunu kabul ettiği gecenin üzerinden ne kadar geçmişti? Bunu kabul ederek yıllarca emek verip oluşturduğu kalesinin en önemli kolonunun sarsıldığını hissetmesi kaç puandı?

Çaktırmadan arabayı kullanan adama baktı. Çatık kaşları ile yolu izleyen, radyoda çalan şarkıya direksiyondaki elinin işaret parmağını hafifçe hareket ettirerek eşlik eden, bazen yanağını kaşıyan, bazen gülümseyerek kendisine bakan, bazen bulunduğu ortamdan uzaklaşırcasına dalan, bazen ise kaçamak bakışlar atan adama...

Neredeyse yarım saattir hiç konuşmamışlardı. Garip bir oyunun içindeydiler. Can sıkacak konulara hiç girilmemişti. Sanki ilk kez tanışıyor gibi saçmalamış, akıllarına gelen tüm soruları birbirlerine sormuşlardı. Ta ki anın heyecanıyla Carl'ın sorduğu soruya kadar... Soru, adamın ağzından çıkar çıkmaz ikisi de ana dönmüş, Rachel soğuk duş etkisinin nasıl olduğunu tam anlamıyla tecrübe etmişti.

O zamandan beri de onlar yerine radyodaki bazen yetenekli, bazen yeteneksiz şarkıcıların sesi arabayı dolduruyordu. Rachel, yolun bir an önce bitmesi için sessiz bir yakarış gönderdi. Kimse hissettiği gerilim yüzünden kabız olmak istemezdi.

Birkaç ağaç, birkaç araba ve birkaç trafik ışığından sonra Carl, büyük bir bahçenin önünde arabayı durdurdu. Rachel etrafa göz gezdirirdi. Her yer onunla dalga geçer gibi oldukça yeşildi. Gülümseyerek döndüğünde gergince yolu izleyen adamı gördü. Ve sorular daha o kontrol edemeden dudaklarından döküldü.

"Korkuyor musun?"

Carl gözlerini yoldan çekmemişti.

"Neyden?"

Rachel, adamın duymaya ihtiyacı olduğunu fark etti.

"Diğerinin ortaya çıkmasından."

Carl bu soruya hemen cevap veremedi. Üzerinden atamadığı bir korku vardı. Rachel'a bu kadar dürüst olmanın hissettirdiği çıplaklık ise bambaşkaydı.

Rachel sabırla bekliyordu. Tüm hücreleriyle dürüst olmasını, ilk kez bir şeyi açıklarken kendini kapatmamasını istiyordu. Adam ona âşık olduğunu söylediğinde bile bunu zırhlarının eşliğinde yapmıştı. Ama şimdi istediği tek şey şeffaflıktı. Onunla ne yapacağına sonra karar verecekti.

Carl düşündükçe çıkış yolu bulamadığını anladığında gözlerini kapadı ve içinden geçenleri kelimelere döktü.

"Korkudan ölüyorum."

Beklemediği şey ise gözlerini açıp ona baktığında kocaman sırıtan bir kadınla karşılaşmaktı.

***

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin