Ethan, pencereden rüzgarlı ve yağmurlu havayı izlerken ofise gitmek yerine evde kalmayı tercih ettiği için memnundu. Bir yandan dışarıyı izliyor bir yandan da buharı tüten kahvesini sakince yudumluyordu. Bir pazar günü gibi görünen ancak oldukça yoğun geçmesini planladığı çarşamba gününe böyle başlamak hoş bir değişiklikti.
Ofise gitmek ve bölünmek istemediği bir çarşambaydı. Carl ile olan tüm sürecin üzerinden son kez geçeceği bir çarşambaydı. Çeşitli notların olduğu çeşitli sayfalar yeniden incelenecek, belki yeni notlar eklenecek, belki de bazıları silinecekti.
Artık görmeyen gözlerle dışarı baktığını fark edince döndü ve çalışma masasına ilerledi. Notları hali hazırda masaya yayılmış onu bekliyordu. Oturdu ve ilk sıradaki kâğıdı eline alıp mırıldandı.
"Evet Carl ve Carlos, bakalım sizinle ne yapacağız?"
Kurduğu cümle ile kaşlarını çattı. Carlos mu? Zihni şimdiden tembelleşmiş ve ona yardımcı olmak için isim takmıştı anlaşılan. Ama Carlos da neydi? Başını sağa sola sallayıp notlara eğildi. Artık ne saat, ne yağmur ne de kahvesi umurunda değildi.
Geçen birkaç saatten sonra, eskisinden daha da karışık hale getirmeyi başardığı notlarını izliyordu. Birçok madde karalanmıştı. Mesleki hırslarına yenilmemek için onu frenlemesini umarak yazdığı saçma maddelerin üzerini gülümseyerek çizmişti. Üzerinde duracağı maddelere yaptığı dipnotlar, karanlık odayı aydınlatan lamba vazifesi görüyordu.
Bir an için kendini yayınevinde çalışan biri olarak düşündü. Önüne bir taslak gelmişti ve ondan, bunun düzenlemesini yapmasını istemişlerdi. O da elinden geldiği kadarıyla yapmıştı. Ancak nasıl ki redaksiyonu o değil editör yapacaksa burada da aynı durum olmalıydı.
Elbette kendi kendinin patronuydu ancak fikirlerini duymaktan hoşlandığı ve hâlâ görüştüğü üniversitedeki hocasıyla da konuşmak istiyordu. Adam bilmediği hiçbir şey söylemeyecekti. Muhtemelen bazen de sövecekti. Ama onunla konuşmak Ethan'a iyi geliyor, şarj oluyor, daha güçlü hissediyordu. Adamın elinin bir şekilde hayatında olması vazgeçmek istediği bir şey değildi. Tam da bu sebeplerle ona yarım saat önce, durumu fazla ayrıntıya girmeden açıklayan bir mail atmıştı. Ve hâlâ mail sayfası açık bir şekilde gelecek cevabı bekliyordu.
Sayfayı belki de yirminci kez yenilediği sırada gelen görüntülü aramayı gördü. Arayanı görünce gülümsedi. Altmış yaşındaki bir adamın teknolojiyi bu kadar kolay kabullenmesi ve yetmezmiş gibi sevmesi ayrı bir vaka olabilirdi. Aramayı cevapladığında hâlâ gülümsüyordu.
"Selam Edward."
"Maili okudum Ethan."
Ethan az önce düşündüklerini altmış yaşında, teknoloji manyağı ve sabırsız olarak düzeltti.
"Peki, aklındaki nedir?"
"Şizofreni ya da Borderline üzerinde durdun mu?"
Ethan gözlerini devirdi. Adam yıllar geçmiş olsa da onu çeşitli sınavlara sokmaktan bıkmıyordu.
"Hı hı evet, oradan da narsist olduğu sonucunu çıkardım."
Yaşlı adam kısa bir kahkaha attıktan sonra konuştu. "Aferin."
Ethan dayanamadı. İnek bir öğrenci gibi adamın ona, o yüz puanı vermesini istiyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
"Senin düşündüklerini."
"Sana ne düşündüğümü söylemedim."
"Ben de duymaya ihtiyacım olduğunu söylemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)
Romance32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimsenin bilmediği ufak bir problemi vardı. Bazen bilmediği yerlerde uyanıyor, gardrobunda tarzı olmayan...