Carl, dakikalardır durmadan konuşan kadını dinliyordu. Rachel, ikinci kahveleri getirdikten sonra bile susmamıştı. Hiç es vermemesi, hâlâ anlatacak konu bulması Carl'ı artık sinirlendirmeye başlıyordu. Kadın nefes alsa araya girecek ve bir şekilde ne yaptığını anladığını belirtecek ve hatta mümkünse konuyu çözmeye çalışacaktı. Ama sanki Rachel da bunu hissetmiş ve susmamıştı.
Rachel ofiste yaşadığı elli sekizinci anısını anlatırken Carl, artık dayanamadı. Kahvesini önündeki sehpaya uzanıp bıraktı ve doğruldu. Dirseklerini dizlerine dayayıp ona döndü. Sakin olmasını umduğu sesiyle konuştu.
"Daha ne kadar bir şey olmamış gibi davranacaksın?"
"Bu da ne demek?"
Carl derin bir nefes aldı. "Saatlerdir hiç durmadan saçmalıyorsun. Ofisinde kaç gerizekâlı olduğundan tut, kimlerle iş yaptığına, hatta tuvaletin düşünme odan oluşundan, şekerli kahve içmen halinde nasıl kusacağına kadar her şeyi biliyorum."
"Ve bunlar saçmalık mı?"
"Rachel. Yeter."
"Bence de yeter, amacım sadece sohbet etmekti ancak anlaşılan canını sıkmaktan öteye gidemedim."
Carl, kadının tepkisine gülmek istedi. Dünya üzerinde trip atacak son kadın muhtemelen tam karşısında oturuyordu. Onun olmadığı biri gibi davranmasına, hâlâ uzatmasına artık dayanamadı.
"Oyun mu oynamak istiyorsun? Pekâlâ." Kadın kaşlarını çatarken Carl arkasına yaslanıp devam etti. "Sen bir şey olmamış gibi davrandıkça ben o bir şeyleri sana sürekli hatırlatacağım Rachel."
***
"Ve ben de ona elindeki kalemi uygun bir yerine monte etmesi durumunda stilini tamamlayacağını söyledim."
Carl dalgınca kadına bakarak cevap verdi.
"Üzerindeki elbise... Fiziğini ortaya çıkarmış ve mükemmel duruyor."
Rachel'ın bir anlık sessizliğiyle gülümsedi ve kadının artık pes edeceğini umdu ama Rachel ne zaman ona umduğunu vermişti ki?
Kadın o hiç konuşmamış gibi devam etti.
"Onun bana verdiği cevabı duymalıydın. Muhtemelen sana dese üzerine atlardın."
"Saçlarını mı yaptırdın?"
Rachel boş bulunup cevapladı. "Hayır."
"Hmm. Peki, bir günde nasıl bu kadar etkileyici görünmeyi başarmışlar?"
İnatlaşmaları yirmi dakika boyunca devam etti. Rachel devam etti. Carl devam etti ama kimse geri adım atmadı. Rachel komik bir şey anlatınca gülmesi gereken Carl, bunun yerine onun gözlerinin güzelliğinden bahsetti.
Rachel bir arkadaşını anlatınca Carl, kadının ses tonundan bahsetti.
Rachel, annesi ile yaşadığı son kavgayı söylediğinde Carl, o sinirlendiğinde kaşlarının aldığı şekli nasıl da sevdiğini uzun uzun anlattı.
Rachel pas attı ama Carl hep karşıladı.
Rachel artık hava almalı, ondan uzaklaşmalıydı. "Bir kahve daha ister misin?"
"Seni öpmemi ister misin?"
Rachel gözlerini kapadı. Carl vazgeçmeyecekti, denemişti, onu püskürtmek için elinden geleni yapmıştı. Ama adam ona öylesine sıkı tutunmuştu ki parmaklarını bir türlü gevşetememişti. Daha fazla saçmalamanın manası yoktu.
"Carl yapma."
"Neyi yapmayayım?"
"Böyle konuşma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)
Romansa32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimsenin bilmediği ufak bir problemi vardı. Bazen bilmediği yerlerde uyanıyor, gardrobunda tarzı olmayan...