65. Bölüm: Mavi ve Mor

1.3K 190 95
                                    


Bölümün ilk yarısında keyifle dinlediğim parçayı ekledim. Diğer yarısında da Beatles'in Come Together parçası eşlik etmişti. Dinlemek isteyen olursa diye yazayım dedim. Keyifli okumalar, inşallah bol yorum yaparsınız falan. Öpücük.

***

Saatin kaç olduğunu umursamadan Seth'in evinden çıktığında karanlık gökyüzüne baktı. Gökyüzü o esnada oldukça cimri olsa da Carl sanki tüm evreni görüyor gibiydi. Gözlerini karanlıktan çekip önündeki basamaklara baktı. Ufak bir ritim tutturup basamaktan atlarken keyifli bir ıslık çaldı. Sonra ne yaptığının farkına varınca şaşırdı, ıslık çalan bir tip değildi.

Elini cebine atarken gülümsedi, anlaşılan Kırmızı kanına karışmaya başlamıştı. Tekrar ıslık çalmaya başladı ve arabasına doğru ilerledi.

Yolda olma hali iyi gelmişti. Direksiyonu tutan elleri çalan müziğe belli bir ritimle eşlik ediyordu. Gecenin bu saati için fazla sesli ama kafasının içi içinse yalnızca terapi olabilecek şarkıyı dinlerken, başının da aşağı yukarı sallanmaya başladığını fark etti. Bir rock star olarak arabadan inmemeyi umut ederek gülümsedi.

Dikiz aynasına baktı ve sanki karşısındaki diğeriymiş gibi konuştu.

"O kadar da değil, gaza gelme."

***

Rachel, çalan telefonla uyandı, ancak yalnızca telefonu cevaplayacak kadar. Gözlerini açma eylemi henüz gereksizdi.

"Evet?"

"Rachel selam."

"Lisa, gecenin bu saatinde beni araman için elindeki tek sebep, şu anda ölüyor olman."

"Ölüyorum evet."

Rachel duyduğu ses tonuyla gözlerini açtı.

"Neler oluyor?"

"Sevgili nişanlımın manyak bir ailesi var."

"Ve?"

"Ve büyük bir davet vermek istiyorlar."

"Ve?"

"Ben düğünlerden nefret ederim."

Rachel her "ve" deyişinde o yanıta biraz daha yaklaştığını hissediyordu.

"Annalisa, uzatma ve tek seferde söyle."

"Baş nedimem olman gerek."

Rachel panikle inleyerek gözlerini kapadı.

Güneş artık iyice odasını aydınlatmaya başladığında Rachel gözleri açık bir şekilde yatağında uzanıyordu. Güneşin aydınlattığı yere ilgisiz gözlerle baktı ve hemen sonra beyaz tavanı izlemeye geri döndü. Yaklaşık iki saattir izlemesine rağmen henüz delirmemişti. Ya da çoktan delirmişti ve farkında değildi. Her iki şekilde de baş nedimeydi ve bu gerçekten nefret ediyordu!

Evet, insanlar doğaları gereği çiftleşmeden duramazdı. Evet, sevgili toplumunun onlara kattığı bir takım tatlışlıklar da vardı. Ama ya bu tatlışlıklara o kadar da hayran olmayanlar? Onlar ne yapacaktı? Özellikle de 'bir baş nedimenin görevi nedir' sorusuna verebilecek hiçbir cevabı olmayan biri?

Heyecanlandı ve çişi geldi. Üzerindeki yorganı tekmeleyerek yataktan kalktı. Önce işemeli sonra da her şeyin cevabını daima veren Google'a danışmalıydı.

***

Carl, dumanların arasından ortaya çıkan bir star gibi belirdi buharların arasından. Tek fark; üzerinde sahne kostümü yerine belini saran bir havlu, karşısında kalabalık seyirci yerine de bir adet klozet olmasıydı.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin