"Carl, tatlım uyan."
Carl, kapısı tıklatılıp açıldığında gelen sesle gözlerini zor da olsa açmayı başardı. Uzaklaşan adımları dinlerken gözlerini ovaladı. Otuz iki yıldır tanıdığı sevgili Julie'si birazdan söylenmeye başlayacaktı.
Ki başladı. Kadın alt katta olsa da sesini duyurmayı bir şekilde başarıyordu.
"Neden bu dolaptaki her şey hazır?"
Carl yavaşça doğruldu.
"Taze meyve ve sebze yemen gerektiğini bilmiyor musun?"
Carl yataktan kalktı.
"Tanrı aşkına bu sütü ne zaman aldın? Geçen Noel de mi!"
Carl yavaş adımlarla banyosuna doğru ilerledi.
"Carl, bu evde neden ekmek yo-"
Carl kapıyı kapattığı anda kesilen sesle sırıttı. Evin izolasyonu bir, Julie sıfır.
Musluğu açtı ve ellerini suyun altına tuttu. Soğuk su ile bir an irkildi. Eğilip yüzünü yıkarken tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Soğuk sudan hem nefret eden hem de seven bir insan olması sanki hayatının özeti gibiydi. O iki zıtlığı içinde yaşamak ve ikisini de bırakamamak... Carl soğuk suyla kişiliğini benzettiğinin farkına varınca sırıttı. İyi hissediyordu. Tüm bokluklara rağmen iyi.
Ve kararlı.
Eğer kendini tanıyorsa dün aldığı kararı uygulayacaktı. En azından ayık halini tanıyordu. Havluyla yüzünü kurularken hâlâ gülümsüyordu. Ta ki annesinin odasına girip söyleyeceklerini duyana kadar...
"Carl, kahvaltıdan sonra alışverişe gidiyoruz. İtiraz kabul etmiyorum."
Alışveriş... Bir erkeğin en güzel rüyası!
***
Carl, poşetleri arabanın bagajına sığdırmaya çalışırken homurdanarak Julie'nin taklidini yapmaya başladı.
"Carl hadi şundan da alalım."
Bir poşeti daha sığdırdı.
"Ah, tatlım ama onu da almalıyız. Vitamine ihtiyacın var."
Ve bir poşet daha...
"Tabii ki yumurta da alacağız. Yumurtaya bayılırsın sen."
Carl, alışveriş arabasındaki koca koliye bakıyordu. Gördüğü şeyin mantıklı bir açıklaması yoktu. Koliye eğilirken annesini taklit etmeye devam etti.
"Fritöz Carl! Bak indirim de varmış!"
Tabii indirim olunca gerekirse marketi de almalılardı. Neden? Çünkü aradaki on dolar farkla müthiş kâr ediyorlardı. Fritözle de dünyayı kurtaracaklardı zaten.
"Carl Marken! Annenin taklidini yapmaya utanmıyor musun?"
Hayır? Koliyi arabanın arka koltuğuna koyup kapıyı kapattı ve annesine döndü.
"Fritöz aldık anne. Fritöz!"
Cevap yoktu. Elbette! Julie Marken, söz konusu alışverişse sorgulanmamalıydı. Sorgulanırsa bunu yapan kişi trip dolu saatleri yaşamayı da göze almalıydı. Tıpkı kendisinin şu an içinde olduğu durum gibi. Annesi sessizce ve yüzüne bakmadan ön koltuğa geçip bindiğinde Carl derin bir nefes aldı. Neyse ki annesinin kalbini nasıl kazanacağını biliyordu. Yani umuyordu.
Arabaya binip çalıştırmadan evvel annesine döndü.
"Eve gidince sana en sevdiğin tatlıyı yapacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)
Romance32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimsenin bilmediği ufak bir problemi vardı. Bazen bilmediği yerlerde uyanıyor, gardrobunda tarzı olmayan...