36. Bölüm: Git

1.5K 250 56
                                    

2 HAFTA ÖNCE

Ağır bir uykudan uyanmış gibiydi. Gözlerini hızla kırptı. Her kırpmada daha çok ana dönüyordu. Bir mezarlıktaydı. Etrafındaki ıssızlığın, ağaçların, kuşların ve elbette ki taşların başka bir açıklaması olamazdı.

Elinde taşıdığı çiçeğe gitti gözleri. Kaşlarını çattı. Başını kaldırıp önünde yere oturmuş konuşan kadına baktı. Yine onun yanındaydı.

Kadın transtaydı. Sessizce konuşuyor, sanki mezarın sahibiyle ortak bir dili paylaşıyor gibiydi. Taşın üzerinde yazanları okudu. Doğum ve ölüm tarihinin arasındaki fark oldukça adaletsiz görünüyordu. Kadın için önemli biri olduğu belliydi.

Hayatında ilk kez doğru bir şey yaptı ve sustu.

Rachel, yavaşça ona dönüp elindeki çiçekleri istediğinde de sustu.

Göz teması kurmamaya çalışarak çiçekleri uzatırken de sustu.

Sadece gerisinde ayakta dikiliyor ve bu anın bitmesini bekliyordu.

Kadın, çiçekleri demetten teker teker ayırıp özenle mezara yerleştirmeye başlarken tekrar konuşmaya başladı.

"Artık iki kişiyiz Jeremy. Artık devam edebiliyorum. Evet, oldukça heyecanlıyım ve evet, tahmin ettiğin gibi oldukça saçmalıyorum. Ama adam hâlâ beni kovmadı ya da delirmedi. Uyum da sağlamadı. Bu sana da birini hatırlatıyor mu?"

Adam, o anda mezar sahibinin kim olduğunu anladı. Rachel, geçmişi ile şimdisini tanıştırıyordu. Sinirlendiğini hissetti. Diğer piç gidecek zamanı mı bulmuştu? Ne bok yiyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Gülümsediğini biliyorum hatta muhtemelen sonunda 'Bu deli kadın, delirtecek birini buldu' bile diyorsundur."

Rachel, başından beri kafasında olan ve kurmak için sabırsızlandığı cümleyi usulca söyledi.

"Artık doğum günlerimi kutlayacağım."

Gerisindeki adam, cümlenin ne anlama geldiğini bilmeden dikilmeye devam etti.

Rachel ayağa kalktı. Üstünü gelişi güzel silkeleyip mezar taşına doğru ilerledi. Yavaşça eğilip taşın üstünü öptü.

"Sonra görüşürüz."

Rachel, arkasını dönüp Carl'a baktı. Sessizliğiyle ona destek oluşunu hiçbir zaman unutmayacaktı. Adam, kolları iki yana sarkmış ona bakıyordu. Mesafeye dayanamayıp hızla ona ilerledi ve kollarını beline sardı. Başını adamın göğsüne yasladığında huzurla gözlerini kapadı.

Başarmıştı. Aşmıştı. Jeremy hep içinde bir yerlerde nefes alacaktı ama bu kez onu boğmadan. Onunla birlikte. Bu adam ise içinde bir yerde değil, her yerdeydi. Artık kabullenmişti.

Hâlâ başı göğsündeyken sırtındaki rüzgârı hissetti. Düşüncelerinden kopup ana dönünce adamın ona sarılmadığını fark etti. Carl, put gibi dikiliyor ve bekliyordu. Ama o böyle yapmazdı ki... Çoktan sarılması ve dudaklarını kafasına değdirmesi, kokusunu içine çekmesi gerekiyordu. Carl böyleydi. Carl böyle yapardı.

Hayır!

Rachel kollarını adamın belinden çekip bir adım geriye gitti. Carl'ın yüzüne bakarken Carl da ona bakıyordu.

"Gitti, değil mi?"

Adam, cevap vermek yerine sadece başını salladı.

Rachel gerildi. Onun Carl'ı ne zaman gitmişti? Bu tanımadığı Carl ne zamandan beri onu dinliyordu? Ne kadarını duymuştu?

"Ne kadar-"

"Bir süredir."

Rachel netti. "Ne kadar?"

Carl ona istediğini verdi. "Orada yatanın kim olduğunu anlayacak kadar."

Rachel, başını eğdi ve gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Harika, paylaşmak istediği en değerli anı, asla paylaşmak istemeyeceği kişi ile paylaşmıştı. Başını kaldırmadan konuştu.

"Neden bir şey söylemedin?"

"Ne söyleyebilirdim?"

Rachel hışımla başını kaldırıp cevap verdi.

"Tak tak?"

Carl da sinirleniyordu. Kırk yılda bir anlayışlı olası tutmuştu ve kadın teşekkür edecekken homurdanıyordu.

"Sana özel alanını bıraktım kadın, daha ne istiyorsun?!"

"Evet, aynı zamanda buna dâhil de oldun!"

"Onu, buraya beni getirmeden önce düşünecektin!"

Rachel, duyduğuyla geri çekildi. Yine adına gerçek denilen kayaya çarpmıştı. Adam sözlerine devam etti.

"Bak, ben de burada olmaya bayılmıyorum. Ancak o anda bir şey diyemezdim. Lanet olsun, transtaydın ve konuşuyordun. Bunun yanlış olabileceğini ben bile görebiliyordum. Bu sebeple uzatma!"

"Az önce duydukların-"

Carl gözlerini devirdi. "Evet evet, hiçbir şey duymadım. Kimseye bir şey söylemeyeceğim. Yoksa götümü kesersin, evet."

Rachel gülümsemedi. Gözlerini devirmedi. Hissizdi.

"Git."

Carl, şekerine kavuşmuş bir çocuk gibi rahat bir nefes alarak arkasını döndü ve kadın ne istediyse onu yaptı.

Gitti.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin