7. Bölüm: Kontrollü Olmak ya da Olmamak

6.8K 446 51
                                    

Carl, yoğun geçen bir günün ardından sonunda garajına girdiğinde rahat bir nefes aldı. Arkasında bıraktığı garajın kapısı otomatik olarak kapanırken yan koltuğundaki çantayı alıp arabadan çıktı. Direkt eve geçişin olduğu kapıya yürüdü. Karnı gurulduyordu.

Geniş hole girdiğinde ışık otomatik olarak yandı. Beyaz duvarlar, siyah halı ve bir duvarı kaplayan büyük ve siyah portmantodan ibaret olan holde yürürken hangi yemeği ısıtacağını karar vermeye çalışıyordu. Mutfağa giren adımlar duraksamadan buzdolabına gitti. Kapağı açıp buzlukta bekleyen hazır yiyeceklerden eline ilk geleni aldı. Üzerinde düşünse hiçbir şey seçemeyecek ve sinirlenip mısır gevreği yiyecekti.

Hazır yemeği mikrodalgaya atıp mutfağın ortasındaki masanın üzerinde ışığı yanıp sönen telefonunu fark etti. Her odada telefon bulunduracak kadar deliyse ne olmuştu yani? Telefona ilerleyip mesaj tuşuna bastı ve kimin ne zırvaladığını dinlemeye başlamadan önce kendine içecek bir şeyler hazırlamaya karar verdi. Elbette alkolsüz olanından!

Vişne - Limon iyi bir seçenek gibi görünüyordu. Buzdolabını açıp soda, vişne suyu ve taze limon çıkarırken annesinin sesi odayı doldurmaya başlamıştı.

"Carl, tatlım bir annen olduğunu hatırlıyorsun, değil mi?"

Carl gülümseyerek elindekileri tezgâhın üzerine bıraktı. Bulaşık makinesinin içinden temiz bir kâse çıkarıp içeceklerin yanına bıraktı. Buzluğa ilerlerken annesi devam ediyordu.

"Tam olarak dört ay iki haftadır yüzünü görmüyorum. Sesini ise en son geçen hafta duydum. Oğlum banka falan mı soymayı planlıyorsun?"

Carl, ufak bir kahkahanın ardından buzluktan aldığı buz kalıplarını kâsenin içine boşalttı.

"Yarına kadar sesini duymazsam oraya geliyorum haberin olsun. Seni seviyorum tatlım, ARA BENİ!"

Sevgili Julie'nin eve gelmesi demek evdeki her eşyanın yerinin değişmesi, olası kız arkadaşlarla -ki bu durumda olmayan kız arkadaşlarla- tanışma hamleleri, ilerleyen yaşının günde yedi yüz elli kere başına kakılması ve evlilikle ilgili çeşitli yaratıcı senaryolar dinlemek demekti. İnsanlık buna hazır olsa bile Carl değildi. Yarın annesini arayacağını kafasına kazırken içeceğini hazırlamaya başladı.

Dolaptan bir tane uzun bardak ve bir sürahi çıkardı. Bardağın içine çeyreğini dolduracak kadar kâseden aldığı buzları koydu. Hemen ardından limonu bıçakla ikiye böldü. İlk yarısını sürahinin içine sıkarken odayı ikinci bir ses doldurmaya başladı.

"Carl, dostum, cep telefonlarının şarj edilmesi gerektiğini bildiğini düşünüyorum."

Carl "Aha" diye mırıldanırken diğer yarıya geçmişti.

"Her neyse, önümüzdeki hafta orada olacağım. Birer içki içeriz diye düşünmüştüm."

Carl sıkıntıyla konuştu. "Her zaman en yanlış seçeneği seçiyorsun Seth!" Limonları sıkma işlemi bittiğinde posaları bardağın yanına bıraktı. Seth'i özlemişti. Dostum dediği tek ve oldukça sırık olan insanı görmek iyi gelebilirdi.

Sodaya uzandı. Kapağı tezgâha dayayıp eliyle tepesine vurunca açılan kapaktan asidin buharını görebiliyordu. Sodayı sürahinin içine boşaltırken bir sonraki kayıtta tanımadığı bir ses konuşmaya başladı.

"Hayatımmmm beni aramadın!"

Carl'ın çenesi kasıldı. Soda şişesini çöpe atıp vişne suyuna uzandı.

"Geçtiğimiz cumayı unutamıyorum. Eminim sen de öylesindir."

Carl "Ne demezsin" diye mırıldanırken vişne suyunun yarısını sürahiye boşaltmış ve kalanı buzdolabına koymuştu. Uzun bir kaşıkla sürahinin içini karıştırmaya başladı.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin