Carl, gözlerini açtığında ve sıranın yine ona geçtiğini fark ettiğinde bir süredir yaptığı şeyi yapmak üzere çalışma odasına gelmişti. Ancak bu kez arayışı bitmişti. Her boku gören diğeri, bunu da görmüştü muhtemelen. Peki anlamış mıydı?
Carl masaya arkasını dönüp yaslandı ve pencereden dışarıyı izlemeye başladı. Elindeki kalemi dalgınca sandalyesinin kenarına vuruyordu. Tam anlamıyla sessizliğe bürünmüş odada kalemin yarattığı ses dışında hiçbir şey duyulmuyordu.
Sessizliği alt kattan gelen kapı sesi bozunca gülümsedi.
"Tam zamanında!"
Yaslandığı masadan kalktı ve masadaki dağınıklığı umursamadan odadan çıktı. Merdivenlerden inerken yüzündeki gülümseme aynı anda birçok şeyi anlatıyor olabilirdi. Kimisi için birazdan yaramazlık yapacak bir adamı, kimisi için savaşçı bir adamı, kimisi için kazanmış bir adamı, kimisi için son hamlesini yapacak bir adamı, kimisi için gidecek bir adamı...
Merdivenin son basamağını da indiğinde her şeyi anlatan gülüş büyüdü ve adımları duraksamadan Seth'e ilerledi.
***
Carl, salondaki koltuğa kurulmuş hâlâ mutfaktan dönmeyen Seth'in kahvesini getirmesini bekliyordu. Ancak adam bir türlü görünmeyince seslendi.
"Hâlâ okumayı bitiremedin mi?"
Sırttı. Adamın notları okuduğundan emindi.
"Bir dakika, son cümle." Seth de geri adım atmamıştı. Elbette.
"Umarım kahvem soğumamıştır?"
"Henüz bardağa doldurmadım, susar mısın lütfen?"
Carl gülümseyerek kendi kendine mırıldandı.
"Piç kurusu."
Seth birkaç dakika sonra odaya girdiğinde dikkatle yüzüne baksa da bir şey göremedi. Adam adeta Severus Snape gibi dışarıya karşı hiçbir şey belli etmiyordu. Kendini tutamadı.
"Ezberleyene kadar okudun mu?"
Seth cevap vermedi. Carl yine gülümsedi. Bu kez burukça.
"Hangisi olduğumu merak ediyorsun, değil mi?"
"Hangisi olduğunu biliyorum."
"Gerçekten biliyor musun?"
"İçlerinde en çok seninle vakit geçirdim, bırak da bileyim."
Carl reflekse bir nefes aldı. Yalnızca bir saniye içerisinde hem şaşırdı, hem mutlu oldu, hem hüzünlendi, hem de sevindi. Sonra da bunların hepsini bir kenara bırakıp konuştu.
"Peki bu yüzündeki sikik ifade ne o halde?"
Seth iç çekti.
"Bir boka yaramamanın dışa vurmuşluğu."
"Cümle bayağı felsefik geliyor kulağa."
Seth, kahve dolu bardağı uzatırken konuştu.
"Boku asla küçümseme."
Carl gülümseyerek Seth'in uzattığı bardağı aldı. Cevap vermek yerine kahvesinden bir yudum almayı tercih etti. Aldığı lezzetli yudumu henüz yutmuştu ki Seth'in pat diye sorduğu soruyla bardağı fondip yapmak ve organlarını yakmak istedi.
"Rachel ile görüşüyor musun?"
Hemen cevap vermedi. Fondip olmasa da bir büyük yudum daha aldı kahvesinden. Yuttuktan sonra da arkadaşına baktı ve hep kaçtığı cevabı vermek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)
Romance32 yaşında, genç yaşına rağmen kariyeri başarılarla dolu, mükemmeliyetçi, sıkıcı derecede iyi olan Carl'ın, terapisti ve yakın arkadaşı dışında kimsenin bilmediği ufak bir problemi vardı. Bazen bilmediği yerlerde uyanıyor, gardrobunda tarzı olmayan...