58.Bölüm: Koş Forest Koş!

1.8K 218 78
                                    

Aşırı yol yorgunu olsam da sizi asla bekletmek istemedim. Eve geldiğimden beri yazıyordum ve voilà! Ben izninizle bayılmaya gidiyorum. Yorumlarınızı da tıpkı Ethan gibi heyecanla bekliyorum. :) 

Tüm yorumlarınıza en kısa sürede cevap vereceğim. Lav yu!

***

Siyahın hakim olduğu ev hâlâ aynı evdi. İçindeki adam da. Adamın içindeki kişiler de. Zaman akıyordu. İçindekilerden birine göre oldukça hızlı, birine göre geçmeyecek kadar yavaş, diğerine göre de olması gerektiği gibi.

Zamanı sayıyla tanımlamak zordu, her yer değiştirdiklerinde zaman sanki yeniden başlıyordu. Yüzeye geçenin birinci günüydü zaman. Yıl bile o gündü belki de. Her biri o zamanı iyi kullanıyordu. Ve birbirlerine sürekli yazıyorlardı. Bazen cevaplar hemen geliyor, bazen ise zamanının gelmesini bekliyorlardı. Ama hep yazıyorlardı. Buzdolabının üzerinde biriken, ama asla çöpe gönderilmeyen kâğıtların başka bir açıklaması olamazdı.

İKİNİZ DE ÜZERİNİZE DÜŞENİ YAPTINIZ, ŞİMDİ SIRA BENDE.

*

Bu da ne demek? Neden bahsediyorsun?

*

Tanrım, adeta bir Thor! Ha bir de, biriniz Seth'i artık kovabilir mi? Bıktım bu deveden!

*

İkimizin de ne yaptığını nereden biliyorsun?

*

Hâlâ cevap vermediğine göre naz yapıyor olabilir mi?

*

Verecek.

***

"Sana bir soru soracağım Carl."

"Ki hiç adetin değildir."

Ethan gülümsedi ve sorusunu sordu.

"Bir süre önce yere düşen bir sandalyeden bahsetmiştin." Adamın vücudunun an be an gerilmesini izledi. O kadar netti ki görmemek mümkün değildi. Ancak Ethan gözlerini kaçıracak bir adam değildi. Bakışı kesmeden konuşmasına devam etti.

"Bahsetmediğin, ancak benim net olarak duyduklarımdan biri de; büyükbabanın ölümü konusunda kendini suçlu hissetmen."

"Soru ne Ethan?"

Ethan tedbirliydi.

"Diyelim ki bir şeylerin yere düşen sandalyeyi fark etmediğin için gerçekleştiğini düşünüyorsun. Peki, bu düşünceye yüzde kaç inandığını sorsam cevabın ne olurdu?

Cevap hemen geldi.

"Yüzde yüz."

"Düşün Carl. Nefes almak kadar hızlı olmasın cevabın. Yükü paylaştırmak yerine taşımak daha kolaydır belki evet, ama uzun vadede belinin ne kadar ağrıdığını fark ettiğinde çok geç olabilir. Biz ağrı aşamasını geçeli biraz olsa da geç kalmış sayılmayız. Hadi, bana değil, kimseye değil, kendine adil ol."

Carl bu kez bekledi. Beş saniye kadar.

"Yüzde doksan beş."

Ethan iç çekti. Carl'ın uyanışı, ortaya çıkışı, Rachel'a bakış açısı farkındalık seviyesinin oldukça yukarıda olduğunu gösteriyordu. Ama öte yandan, yüzde doksan beşe sıkı sıkıya tutunması da çocukluğunun getirdiği yaradan başka bir şey değildi. Ve o yara derindi.

***

Buzdolabının üzerindeki kağıtlar, içine yazılan kelimeler zamanın ne hızla geçtiğini ve kimin ne yaptığını göstermeye devam ediyordu.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin