9. Bölüm: Rachel, Ne Yapacağım?

5.3K 422 102
                                    

Carl, irileşen gözlerle aniden oturduğu yerden kalktı. Başını bir sağa bir sola çevirip duvarlarla göz göze gelirken panik duygusu yükselişe geçmişti. Hızlı adımlarla parmaklıklara doğru ilerledi. Elleriyle onları kavrayıp başını aralıktan uzatmaya ve etrafı incelemeye çalıştı. Etrafta kimse görünmüyordu. Birinin duyacağı ümidiyle bağırdı.

"Hey! Kimse yok mu?"

Cevap yoktu. Birkaç kere daha denese de sonuç aynı sessizlikti. Sıkıntıyla gerisindeki yatağa benzeyen demir parçasına geri döndü. Kendini şilteye bırakırken tipinin nasıl göründüğünü merak ediyordu. İki gün sonra önemli bir toplantısı olan adam, yüzünde başkasının imzası varken o toplantıya girmemeliydi.

Bu hale nasıl geldiğine dair kendine soru sormadı. Artık bırakmıştı. Yaptığı gerizekâlı hareketin bedelini ödüyordu ve bunun için zırlayacak değildi. Sonunu bile bile Pollyanna olup aynı boku yemek de neydi Tanrı aşkına?! Her kimle kavga ettiyse adam az bile yapmıştı.

Kavga demişken acaba diğer adam nasıldı? Ellerini kaldırıp onları incelemeye başladı. Parmak boğumlarındaki kızarıklıklar hatırı sayılır derecede yumruk attığını gösteriyordu. Ayrıca başı da ağrıyordu. Kafa yemiş olsa ya burnu kırılır ya da yüzünde başka bir morluk oluşurdu. Kimse karşısındaki adamın kafasına nişan alıp kafa atacak kadar taş kafalı olamazdı. Kaşlarını çattı. Ortada çok fazla kafa vardı. Hem zaten bir önemi de yoktu. Biri çıkıp dayak attığı ya da yediği için kıçına kurdele takmayacaktı. Kıça kurdele takmak mı? Carl sapıttığını düşündü. Şilteye uzandı ve üç basamaklı rakamları çarparak rahatlamaya koyuldu.

***

Carl, gözlerini tavana dikmiş öylece uzanıyordu. Rakamları çarpmaktan bıkmıştı. Sanki tepesinde heyecanlı bir aksiyon filmi gösteriliyormuş gibi dikkatle tavanı izliyordu. Biraz daha burada kalmaya devam ederse beyninin kontrolünü hayal gücü ele alacak ve her taraftan elma şekerleri fırlayacaktı. Düşüncelerinin içinde boğulmak üzereyken açılan kapının sesini duydu. Sesi duymasıyla yattığı şilteden fırlaması neredeyse aynı zaman dilimine denk gelmişti. Sinir bozucu derecede gri olan parmaklıklara ilerledi. Ayrıca bir parmaklık ne kadar sempatik olabilirdi ki? Ne yani pembe olsa içeri düştüğü için sevinecek miydi? İç sesi "Buradan hemen çıkman lazım" uyarısını vermeye başladığında gözleri içeri girenleri takip etti.

Bir erkek ve bir kadına ait ayaklar içeri girdi. Bu kadının ayakları kaç numaraydı böyle? Başını kaldırıp gelenlere baktı. Soru sormaktan bıktığı gibi şaşırmaktan da bıkmıştı.

"Hayır, beni nasıl bulduğunu merak etmiyorum ve hayır, her seferinde karşımda belirmeni de merak etmiyorum."

Rachel sakince cevap verdi.

"Kıçını kurtaran kadına biraz daha kibar olabilirsin."

***

BİRKAÇ SAAT ÖNCE

Rachel, yumruklanan kapı ve sürekli çalan zille sıçrayarak uyandı. Bir an nerede olduğunu bile algılayamadı. Tanrı aşkına biri mi ölmüştü? Ama biri ölse neden kapısı yumruklansındı? Telefon diye bir şey vardı. Komodinin üzerindeki telefona uzandı. Oha! Elli cevapsız arama. Kesin biri ölmüştü. Panikle yataktan fırladı. Kapı hâlâ yumruklanmaya devam ederken Rachel donuyla koştuğunun farkında değildi. Kapı koluna uzanıp açtığı anda içeri bir fırtına girdi.

"Rachel, aklımı kaçıracağım!"

Rachel, hâlâ kapıyı açtığı yerdeydi. Yavaşça kapıyı kapadı ve arkadaşına döndü.

"Biri mi öldü?"

"Hayır, siktiğimin adamı hayatımın içine sıçmaya devam ediyor!"

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin