33.Bölüm: Üç Bilinmeyenli Denklem

3.6K 304 105
                                    

Carl, ona yıllar gibi gelen süreden sonra "İkinci evim" dediği yere gelmişti. Yine. Koca şirket binasının önünde dikilmiş bekliyordu ve ne yazık ki artık evindeymiş gibi hissetmiyordu.

Yıllardır izin kullanmayan biri olarak izne çıkacağını söylediğinde şirkette ufak çaplı bir kriz olmuştu. Neyse ki herkes akıllılık edip sessiz kalmıştı.

Oraya dönmesi demek normalliğe biraz daha yaklaşmak demekti. Sırf bunun için bile oraya girmek ve bir daha hiç çıkmak istemiyordu.

"Hey adamım dönmüşsün."

Carl başını çevirip yanına yaklaşan adama baktı. Sistem departmanından adını hatırlayamadığı iş arkadaşı gülümseyerek ona bakıyordu. Carl, kavuşmak üzere olduğu normalliği kucaklayarak gülümsedi ve uzun bir süre böyle olmasını umarak adamla sohbet etmeye, binaya doğru yürümeye, tekrar evi gibi hissetmek istediği yere gitti.

***

Rachel, taksiden inip apartmana doğru yürürken gergindi. Sürekli ertelediği konuşmayı yapmak, hissettikleriyle başa çıkmaya çalışmak çok yorucuydu. Bir yanı "Sen yanlış bir şey yapmadın" derken, diğer yanı parmağını ona göstermiş ağzından köpükler saçarak hakaretler savuruyordu.

İçinde bulundukları durum normal olmadığından nasıl bir tepki ile karşılaşacağını bilmiyordu. Ortada tek bir adam yoktu ki! En azından teorik olarak...

İç çekti. Kahveye nasıl da ihtiyacı vardı.

***

Kahve makinesinin öten sesiyle okuduğu kitabı köşeye koyup ayaklandı. Hiç âdeti olmasa da erken uyanmış ve üç aydır tek sayfa ilerleyemediği kitabını okumaya karar vermişti ve elbette ona eşlik edecek tek şey, kokusu ile evi doldurmaya başlayan kahvesinden başka bir şey olamazdı.

Tezgâhın üstünde daha önce hazır ettiği kupaya uzandı. Kahveyi alıp doldururken kokusunu içine çekti. Salonda çalmaya başlayan cep telefonunu duysa da ilgilenmedi. Muhtemelen yine Esmer Thor arıyordu. Adam ona ulaşamadığı her arayışında bir mesaj bırakmıştı. İlk aradığında sesi heyecanlıydı, ikinci arayışında mutlu. Üçüncü arayışında ise umutsuz. Şimdiki aramasında nasıl olacağını merak etti. Veda ediyor olabilir miydi?

Koltuğa oturup kitabı kucağına alırken telefon da çalmayı bıraktı. Bakmadı. Beklediği kişinin aramadığını biliyordu. Kalan detaylarla ilgilenmiyordu.

Kafası çorba gibiydi. Hissettikleri neydi? Aşk mı, sevgi mi yoksa istediği şeyi elde edememenin verdiği hırs mı? Kendini yeteri kadar tanıdığından dolayı hissettiği şeyi hemen anlamlandıramamıştı. Kolay âşık olan biri değildi. Aslında bu duyguyu tanımıyordu bile. Ama birini elde edemediğinde neler hissettiğini biliyordu. Hırsının ona yaptırabileceklerini de. Ne yazık ki içinde bulunduğu durum onu özgürleştirmek yerine boğuyordu. Carl'ın yaşadığı sıkıntıya ortak olmak istemiyordu. Bunun için savaş vermek istemiyordu. Ama... İşte bu lanet olasıca "ama" günlerdir beynini kemiriyordu.

Bakışları cep telefonuna kaydı, uzandı ve kilidi açtı. Yanılmamıştı, arayan Thor'du. Neden bu adam sadece aramak yerine savaşmıyordu? Neden pat diye çalıştığı yere gelmiyordu? Neden hırçınlaşmıyordu? Neden istediğini net bir şekilde söylemiyordu? Neden Carl gibi olamıyordu?

Onunla yaşadıklarını anımsamak gerilmesine sebep olmuştu. Annie uyandığından beri ilk kez konuştu.

"Keşke seni hiç görmeseydim."

Telefonu koltuğa geri fırlattı ve tek bir kelimesini anlamadığı kitabına döndü. Birkaç cümle okumuştu ki kapının zili ile başını kaldırdı. Olmadık bir saatte zili çalıyordu. Heyecanına engel olamadı. Carl gelmiş olabilir miydi? Kahveyi sehpanın üzerine bıraktı, kitabı fırlattı ve kapıya fırladı.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin