61. Bölüm: Hoşçakal

1.5K 205 57
                                    


Annie'yi öylesine bir ortadan kaybolma ile bırakacağımı düşünmüyordunuz değil mi? :)

Benim için yazması en garip bölümlerdendi diyebilirim. Garipti, hüzünlüydü, bir şeylerin bitişi, bir şeylerin başlangıcıydı. Aman işte karışık ve duygusalım biraz zira yazan ben olsam da engel olamadıklarıma üzülüyorum. Bir de hastayım. Saçma sapanım yanı. 

Keyifli okumalar canımlar, yorumlarınızı merakla ve heyecanla bekliyorum.

***

Her şeyin başlangıcı olan kadın ona bakıyordu. Herhangi bir şey söylememişti. Gülümsememişti. Şok olmamıştı. Sadece bakıyordu.

Carl rahatsızca yerinde kıpırdandı. Ne yapmalıydı? Kalkıp gitse? Bu fazla ayıca olabilirdi. "Nasılsın" diye sorsa? Bu da kafasına ikinci kez şişe yemesine sebep olabilirdi.

Birden ne düşündüğüne şaşırdı. Neden kafasına şişe yemesi gerekiyordu ki? Sonuçta Annie de diğeriyle görüşmüyor muydu? Hayır, görüşmüyordu. Geçmişte onunla caddede karşılaştıklarını ve kadının boş bakışlarla onun yanından geçip gitmesini hatırladı. Diğerine aşıktı. Adam öyle söylemişti. Ama ne cevap verdiğini hiç söylememişti. Sonucu tahmin etmek çok da zor değildi. Ancak bu kadar emin olması garipti. Ne diğerini ne de Annie ile olan anlarını bilmiyordu. Belki kavga etmişlerdi. Belki de hâlâ görüşüyorlardı. Ama iç sesi o kadar şiddetle aksini söylüyordu ki şaşkınlıkla gözlerini kapadı. Yine bir bar masası geldi gözlerinin önüne. Karşısında da Annie vardı. Hızla gözlerini açtı. Ve aynı kadın yine karşısındaydı.

Kalp atışları hızlandı, ancak bir şekilde sakin kalmayı başardı. Ağzından çıkabilecek her kelime hem onu, hem de kadını zor duruma sokabilirdi. İşin içinde duygusal zırvalıklar da vardı ne de olsa. Bu boka tek başına batmak yerine herkesi de beraberinde çektiğini asla unutmuyordu.

İşte bu yüzden bekledi. Annie'ye verebileceği tüm zamanı verdi. Carl'a saatler gibi gelen süreden sonra kadın konuştu.

"Ne içersin?"

***

İki parça buz eklenmiş viski dolu bardağını ellerinin arasında tutuyor, bardağı bir elinden diğer eline gönderiyor, belli aralıklarla da başını kaldırıp Annie'ye bakıyordu.

Kadın onunla hiç konuşmamıştı. Siparişini önüne bırakmış, ödemeyi almış ve hızla bir başka siparişi almak için başka yöne yürümüştü. Carl ona ne yapmış olabileceklerini düşündü. Bilmek istediğinden ya da görmek istediğinden emin değildi ama merak etmeden duramıyordu.

Bir süredir ona baktığının farkında değildi. Rachel da mı böyleydi? Duygularını bu şekilde saklıyor muydu? Onun da karşısına çıksa o da yüzüne bir an bile bakmaz mıydı? Ya da ona bir yabancı gibi mi davranırdı?

Elindeki bardağı daha sıkı tuttu. Bakışlarını kadından kopardı ve karşısındaki düzenle dizilmiş şişeleri izledi. Bardağı kafasına dikip büyük bir yudum alırken izlendiğinin farkında değildi.

***

Dalgınca önündeki bardağı izliyordu. Parmakları bazen bardağın üst kısmında geziniyor, bazense buzun verdiği buharın üzerine anlamsız şekiller çiziyordu.

Neden hâlâ orada oturduğunu bilmiyordu. Sadece oturması gerekiyormuş gibi hissediyordu. Gitmesi sanki çok yanlıştı. Sanki giderse Annie'yi çok üzecekmiş gibiydi. Olayları dramatize ettiğinin farkında dahi değildi. Bardağıyla oynamaya devam ederken barın diğer tarafından önüne çekilen sandalyenin sesini duydu ve başını kaldırdı.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin