Bölüm 1 : Küçüğüm 🌊

19.1K 1.6K 7.2K
                                    


Merhaba sevgili okurlar ilk bölüm ile sizleri bir kez daha duygulandırmaya geldim. Çok fazla uzatmadan sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum.

Buraya okuduğunuz tarihi yazar mısınız?

600 oya ulaştığı taktir de yeni bölüm hemen gelecektir. Keyifli okumalar ❤

Multide : Sezen Aksu / Küçüğüm

Bölüm 1 : Küçüğüm 🌊

Bir minik kız çocuğu, bir minik kuş yüreği...
Ölümün kucağında üşür, üşür, üşür elleri.

🌞

2000 /Eylül /İstanbul

     Yarım kalır hayaller, cümleler... yarım kalır sessizlikler. Yarım kalır adımlarımız. Yarım kalır koşmalarım. Dualarımız, ellerimiz, kalbimiz yarım kalır.

Bir çocuk düşünün; daha oyun çağında, tek derdi parka gitmekken, oyunlar oynamakken ölümü tattığını... bir çocuk düşünün; sevdiği renk gök mavisi iken, kara bulutların çöreklendiğini... ve bir çocuk düşünün, sevdiği şehirde tek kaldığını...

O çocuk şimdi annesiz ve babasız bu şehirde nefes almaya çalışıyor. Ne kadar almak denirse?

Mavi gözleri buğulu, kederli...

Dinmeyen yaşları bu şehire akmakta. Sessiz çığlıkları bu şehirin sokaklarını boyamakta. Ve o yine de ayakta durmak zorunda. Küçük bedeni ne kadar dayanabilirse?

O ailesini son yolculuğa uğurlarken, çığlıklarına herkes ev sahipliği yaptı. Son kez ağladı, bağırdı, çığlık attı. Ama ailesi geri dönmedi. O gün o polis karakolunda amcasına teslim edilirken, mavi buğulu gözleri ile babasının kopyası olan amcasının suretine baktı. Gördü o gözlerdeki acıyı. Gördü o gözlerde ailesinin bir daha gelmeyeceğini. Bir daha o kollara sığınıp, huzurla nefes alamayacağını. Ve o gün sustu kız. Bir daha konuşmamak üzere...

Tam iki yıl oldu. O kasvetli günden geriye yıkık ve eksik bir kız kaldı. Ne güneş oldu aydınlattı, ne okyanus oldu mavilikleri ile sardı. O tamamen gece gibi karanlık oldu. Sara içten içe kendi içine kapanırken, bir daha gamzelerini gösterecek şekilde gülmedi.

Amcası ve yengesi bu duruma üzülürken, ellerinden hiçbir şey gelmemesi onları kahretti. Amcasının büyük oğlu Utku, Sara'dan tam iki yaş büyüktü. Türlü şebeklikler yapsada bir türlü o eski Sara'ya döndüremiyordu. Konuşsun, o şen sesi ile herkesi büyülesin istiyordu ama biricik Sara'ları konuşmuyordu. Kabuğuna çekilmişti. Bazen minik kuzeni Tutku'nun yanına gider, saçlarını okşar gülümserdi Sara. Sadece ona gülümserdi. Kimse farketmezdi. Her saçlarını okşadığında minik kuzenine 'sen de eksik kalma,' der öpüp, koklardı. O da küçüktü. Ama o kaza onu daha çok büyütmüştü.

Aslında tek bir kişi ile konuşuyordu Sara. Pedagog'u Zeynep Hanım ile. Ne hissettiğini, nasıl olduğunu sormazdı Zeynep Hanım, minik kıza. Annesi ve babasını anlatmasını isterdi. Ve o da anlatırdı. İşte o zaman gerçekten gülerdi Sara. O zaman bülbül gibi şakır, gözleri parlardı. Zeynep Hanım iç dünyasına girmişti. Ama bu kızı tekrar nasıl hayata döndürür, eskisi gibi olur, işte genç kadın orada kalıyordu. İlk defa duruyor ve nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyordu. Çünkü Sara çok farklıydı.

Sara yeni bir güne gözlerini açtığında uzun bir süre tavanı izledi. Oysa bu iki yılda ne çok şey değişmişti. Mesela her sabah annesinin onu öperek uyandırmaları yoktu. Koşarak, babasının sırtına atlayıp uyandırdığı o günler yoktu. Artık kendisi uyanıyor, gecenin karanlığına gözlerini tek başına yumuyordu. En kötüsü ise o gecenin karanlığına gözlerini yummadan önce masal okuyanı yoktu. Yalnızdı. Her ne kadar amcası, yengesi, kuzenleri de olsa, yalnız ve eksikti.

Eksik Kalan / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin