Bir Aralık sabahı, Güneş doğmayı unuttu İstanbul'a.
Gökyüzü siyah çarşafına büründü.
Beyaz olan düşler, boyandı kan kırmızısına.
Bir çocuğun acı haykırışları yankılandı isli bir Aralık zamanında.
Ölüm emrini verdi, yaşam son buldu.
Ölümün soğuk nef...
Bölüm biraz gecikti farkındayım. Bunun nedeni, bu hafta hem çok yoğun olmamdan kaynaklı hem de finale yaklaşmış olmamız. O yüzden üzerinde titizlikle duruyor, bir şeyleri yanlış yapmamak için ince eleyip sık dokuyorum.
Bu arada sizlerin sayesinde Eksik Kalan'ımız 90 bin oldu. Hepinize gerçekten çok ama çok teşekkür ederim.
Çok fazla uzatmadan sizi yeni bölüm ile baş başa bırakıyorum.
Multi : Zakkum - Hatıran yeter...
Keyifli Okumalar 💕
🔥
Bölüm 55 : Yuvasız Kuşlar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Bir ömürden nasıl döne döne geçer turnalar...'
🔥
İnsandan insana uçurumlar olan bir dünyanın kapısında bekçiyiz bir nevi... Bize sunulanlar ve vereceğimiz kararlar ile önümüzdeki kapının aralanmasını sağlarız. Çünkü iki elimiz ve o ellerin avuçlarına konulan anahtarlar bizim doğru kapıyı aralamamıza vesile olur.
Peki hangi anahtar doğru kapıyı açar?
İşte burada tercihlerimiz girer devreye. Sen ki azizim, hayatın için verdiğin kararda o kapının sonu uçurumda olabilir, bahar bahçe de...
Çünkü her bir tercih, kendi irademizdir.
Sırlar da öyle...
Hiçbir sır sonsuza kadar toprağın altında kalmaz. Biri gelir, o toprağa su verir. Biri gelir o toprağı deşer. Ve senin gömdüğün o sırrı gün gelir biri ortaya serer.
O yüzden ki, her sır bir gün sen istemesende ortaya çıkar. Ve ortaya çıktığı an can yakar... Neden biliyor musunuz? Güvendiğiniz insanın, sizi sırtından vurduğunu öğrenirsiniz. O sır bir silah, ortaya serildiği an içindeki mermiler vurur sizi can evinizden. Ve başınız sağ olsun, değer verdiğiniz kişiyi kaybetmişsinizdir.
Genç adam da bu oyuna başlarken, işin bu raddeye geleceğini bilmiyordu. Aslında bilmediği, kestiremediği bir çok şey vardı.
Mesela aşık olması gibi...
Zaten sırlar yüzünden yara alan bir kadını, şimdi kendi sırları yüzünden kendisi yaralayacaktı. Sonuçta ona elini uzatmış, tamamen olmasa da güvenmişti. O ise tek bir hata yüzünden genç kadını kaybetmek üzereydi.
Peki, saklanan sırlar onun tercihi değil miydi? Kendi tercihi ve kararlarıydı. O yüzden bu işin içinden en az zararla çıkmak için elinden geleni yapacaktı. Geçte olsa karşısındaki bu masum kıza her şeyi anlatacaktı.
Ona öfke ile bakan iki adam yüzünden gerginlikle yerinde kıpırdansa da kendisini yine de Sara'ya bakmaktan alıkoyamıyordu. Çünkü genç kadının bakışlarında hem şaşkınlık, hem merak, hem de endişe vardı.
