Bir Aralık sabahı, Güneş doğmayı unuttu İstanbul'a.
Gökyüzü siyah çarşafına büründü.
Beyaz olan düşler, boyandı kan kırmızısına.
Bir çocuğun acı haykırışları yankılandı isli bir Aralık zamanında.
Ölüm emrini verdi, yaşam son buldu.
Ölümün soğuk nef...
Merhaba sevgili okurlarım ❤ Özlediniz mi bizi? Biz sizin yorumlarınızı çok özledik ❤
Multi : Neşat Ertaş - Yalan Dünya Hirai Zerdüş - Papatya
Bu bölümü yorumları ile beni en başından beri destekleyen ve ismi ile karakterime can veren @gulbahar047 armağan ediyorum. ❤
Aynı zamanda yine yorumları ile beni mutlu eden akogulha bu bölümü ithaf ediyorum ❤
Keyifli Okumalar 💕
🔥
Bölüm 52 : Yalan Dünya
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oysa sarılsak geçecek gibi...
🔥
Göz gözü görür azizim... Önemli olan nasıl baktığı ve gördüğüdür. Kimi göz sadece bakar, kimi göz ise görür. Arada ince bir çizgi vardır. Sen sadece bakarsın, bir çift göz görürsün. Ama görmek öyle midir? O gördüğün gözlerin arkasındaki duyguları arşınlarsın...
O gözlerin kıvılcımlarına şahit olursun...
O gözler alev alır da bir tek seni yakar ama bunu yine bir tek sen bilirsin.
O yüzden azizim, görmek ve bakmak arasında ince bir çizgi vardır.
Ve o ince çizginin ortasında iki mavi göz takılı kalmıştır.
Sara, karşısındaki adama delici gözlerle bakarken, Sarp o gözlerin içindeki duyguları görüyordu. Görüyordu, görmesine ama yüreğini sıkıpta atıyorlar gibi hissediyordu.
Genç kızın gözlerinde öfke, nefret ve kin vardı. Oysa ilk tanıdığı zamanlar da o gözler ne de masum bakardı... Ne de güzel görürdü...
Onun bu halde olmasının tek nedeni kendileriydi ve bunu çok iyi biliyordu. Bildiği için aciz bir kul gibi duruyor, belki de sesini çıkarmadan cellatın ipini kesmesini bekliyordu.
Bu kızın karşısında boynu kıldan inceydi. Bu kızın karşısında acizdi. Bu kızın karşısında günahkardı. Bu kızın karşısında katildi...
Ama bu kızın karşısında ise aynı zamanda da aşık bir adamdı.
"Senin ne işin var burada?" diye sordu. Aslında bildiği sorunun cevabını. Ama yine de ondan duymak istedi. Genç adam hiç istifini bozmadı. Kapı eşiğinde durmuş, genç kızın gözlerine odaklanmıştı.
"Cemal Köz'ün oğlu," dedi Sara gülerek. Sarp'ın dudakları oval şeklini alırken, yüzündeki şaşkınlığa da mâni olamadı.
"Hiç şaşırma. Dün gece gerçek kimliğini söylediğinde çözmesi zor olmadı." Zeki bir kadın vardı karşısında. Aslında ismini söylerken, boş bulunarak soy ismini de söylemişti. Sara'nın bu durumu farketmeyeceğini düşünürken, genç kadın yine onu şaşırtmayı seçmişti. Biliyordu, şirketlerini de babasını da araştırdığını aslında.
