Bir Aralık sabahı, Güneş doğmayı unuttu İstanbul'a.
Gökyüzü siyah çarşafına büründü.
Beyaz olan düşler, boyandı kan kırmızısına.
Bir çocuğun acı haykırışları yankılandı isli bir Aralık zamanında.
Ölüm emrini verdi, yaşam son buldu.
Ölümün soğuk nef...
Ufak bir duyuru yapmak istiyorum. Kitap duyurusu paylaşmıştım. Müebbet adında yeni bir kitaba başladım. Tanıtımı ve giriş bölümü şu an yayında, profilimden ulaşabilirsiniz. Eminim onu da beğeneceksiniz. Müebbet kitabıma da herkesi davet ediyorum. Farklı bir kurgu, farklı bir tarz...
Çok fazla oyalamadan sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar ❤
🔥
Bölüm 54 : Adım Adım..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ne kadar hayattan uzak, sana yürek adımım.."
🔥
Çok sevdiğimiz ve bir çoğumuzun sürekli lügatında bulunan bir söz vardır. Bitti dediğimiz yerden başlardı hayat.
Ne kadar doğru ve gerçek bir söz değil mi?
Ceylin de tam bitti artık derken, karşısında gülümseyerek ona bakan adam sayesinde yeniden başlıyordu hayata. Şimdi yeni doğmuş bir bebeğin sevinci, algıları vardı. Dün yaşanan olaylar, öyle hızlı gerçekleşmişti ki, gerçek olduğuna dair düşünceleri bile zayıftı.
Hâlâ bir rüyanın eşiğinde zannediyordu kendisini.
Ne kadar derin uykudaydı ki, rüya devam ediyor, bitmek bilmiyordu.
"Ceylin, hey!" diye seslenerek elini genç kızın elinin üzerine koydu. Seslenmesi ve ani teması ile yerinde sıçrayan kız kocaman gözleri ile karşısındaki adama baktı.
"Hı!" diye ani bir refleks çıktı dudaklarından. "Nereye daldın öyle?" diye sordu adam merakla. Elini de çekmemişti bilerek. Meryem Hanım da bu tabloyu gördü ama aralarına girmek istemediği için onlara bakmıyormuş gibi yapıp kahvaltısı ile ilgileniyordu. Ceylin'in de gözleri aniden ellerine kaydı. Annesinin orda olması ile aniden elini çekip göz ucu ile Meryem Hanıma baktı. Annesinin onlara bakmadığını görünce rahatlamış, tekrar Utku'ya doğru döndüğünde kaşlarını çatıp öfkeli gözlerle kendisini seyretmekte olduğunu görmüştü.
Sorduğu soruya henüz cevap veremediği için omuzunu silkmiş, "Hiç," demişti.
Utku tamamen yönünü Meryem Hanıma doğru döndü.
"Meryem abla," diye seslendi kadına. Meryem Hanımın gözleri karşısındaki delikanlıyı bulmuş ve gülümseyerek bakmıştı.
"Efendim oğlum," dedi elindeki çatalı bırakıp tamamen ilgisini karşısındakine vererek.
"Bugün Ceylin'i götürmek istediğim bir yer var. Hem Sara da gelecek bizimle. Biraz geç kalabiliriz ama benimle olacaklar. İzin var mıdır?" diye sordu. O kadar kendinden emin bir duruşu vardı ki, kendisi bile cümlelerin bir anda hiç yutmadan çıkmasına şaşırmıştı.