15. Bölüm (2. Kısım)

11.8K 852 117
                                    

Caroline, halasının ardından hala şaşkınlıkla bakmaya devam eden Elizabeth'e, "Gerçekten çok kötü bir yalancısın!" dedi. 

Elizabeth arkadaşına döndü. 

"Ama seni kurtardım değil mi?" 

"Kurtarma falan yok." diye karşılık verdi Caroline, kapıyı örtüp yeniden koltuğuna oturmadan önce. 

Elizabeth, Caroline'a inanmayan bir bakış atsa da onun yanına oturuncaya kadar sessiz kaldı.  

"Minik bir kuş, bana Gertrude Halamın çok sinirli olduğunu fısıldadı." 

Gözlerinde yaramaz pırıltılar oynaşıyordu. 

"Ve... Sinirini senden çıkarabileceğini de söyledi. Ben de hemen koşup geldim."

"Sanırım koşarken de aklını bir yerde düşürüverdin!" diye alay etti Caroline ve başını iki yana salladı. "İnsan çizim defterini aradığını söyler, el işini değil!"

"Bir genç kadının el işini araması kadar doğal ne olabilir?" diye sordu Elizabeth masum bir sesle. 

"Normal bir genç kadın için geçerli olan bir durumdan bahsediyoruz. Her ikimiz de senin iğne tutmayı bile bilmediğini biliyoruz." Caroline kaşlarını alaycı bir biçimde kaldırdı. "Gerçi Gertrude Halana katılmamak elde değil: El işi yapma konusunda o kadar kötüsün ki bütün İngiltere'nin, senin ip ve iğneyle ne yapacağını bilmediğinden haberi olmuş olabilir."

Elizabeth, yanındaki ufak yastığı kaptığı gibi arkadaşına vurdu.

"Çok hainsin! İyilik nedir bilmiyorsun! Şurada arkadaşın senin için kendini ateşlere atıyor, sen gelmiş onunla dalga geçiyorsun!"

"Sana az önce de söylemiştim Elizabeth. Ortada ateşlik bir durum yok!"

"Ama Cooper'ın korkudan sesi titriyordu."

Caroline kahkaha attı. 

"Gertrude Hala ona gülümseyerek bile baksa Cooper korkar. Adamın halanı görünce aklı başından gidiyor."

"Olabilir." diyerek, Caroline'ı gönülsüzce de olsa onaylamış oldu Elizabeth. 

Gerçekten de Cooper'ın Gertrude Hala'dan ne kadar çekindiği, daha doğrusu korktuğu herkesin malumuydu. Hatta geçenlerde Dominic, baş uşağıyla bu konuda biraz alay etmekten kendini alamamıştı.

"Yine de Cooper ortalığı boştan yere ayağa kaldırmış olamaz!" diyerek ısrarını sürdürdü Elizabeth. "Üç gündür halamla dışarıdasınız ve bunun ilk iki gününde eve döner dönmez  tatlı bir sohbetle merdivenleri çıkıyor ve odalarınızda dinlenmeye çekiliyorsunuz. Ama bugün..."

"Tanrı aşkına Elizabeth!" diye şaşkın bir bağırışla arkadaşının sözünü kesti Caroline. "O sözünü ettiğin günler boyunca sen Kent'te değil miydin? Nasıl oluyor da burada olan biten her şeyi bilebiliyorsun?"

"Sadece ikisinde Kent'teydim." Elizabeth sırıttı. "Ayrıca, minik kuşlarım sağolsun."

Caroline gözlerini devirdi.

"Kimse Cooper'a 'minik kuş' diyemez!"

Kıkırdayan Elizabeth, "Haklısın." diye karşılık verdi arkadaşına. "Sanırım boyu bir seksenin üzerindedir ve..." Elizabeth birden durdu ve kendine gelmek ister gibi gözlerini kırpıştırdı.

"Tanrım! Ne yapıyorum ben? Cooper'ın boyundan bana ne?" Mavi gözlerini ısrarlı bir bakışla Caroline'ın üzerine dikti. "Sen az önce burada ne olduğunu söylesene!"

KADER BAĞLAYINCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin