24. Bölüm (2. Kısım)

10.9K 762 78
                                    

"Bu pek gezinti gibi olmuyor!" diye söylendi Caroline. 

Elinin ne zaman kocasının kolundan güçlü ve büyük elleri arasına kaydığını anlayamamıştı. Üstelik o el, sanki peşlerinde kafa avcısı bir atlı varmış gibi Caroline'ı çekiştirip duruyordu.

Drako, kesin bir biçimde, "Bu yürüyüşün amacı gezmek değil zaten!" diye homurdandı. Adımlarını bir an olsun yavaşlatmamıştı. 

"Değil mi?" diye soran Caroline, neredeyse koşar adım yürüdüğü için nefesini denetlemeye çalışıyordu. 

"Ama... Ama demiştin ki..."

"Umarım bundan sonraki hayatımızda her söylediğimi aynen yapmamı beklemezsin!"

Kaşları çatılan Caroline, "Tabii ki beklerim!" diyerek tavrını ortaya koydu.

Drako, birdenbire durunca onun güçlü göğsüne çarpan Caroline ufak bir çığlık attı. 

Drako güldü.

"Eğer beklersen, bunun gibi sürprizleri kaçırırsın!"

Caroline kendini geri çekerken, "Ne sürprizi?" diye sordu. Bir taraftan koşturmanın etkisiyle topuzundan dağılan saçları düzeltmeye çalışıyor bir taraftan da etrafına bakınıyordu; ancak uçsuz bucaksız kocaman arazide görebildiği, düzenli aralıklarla dikilmiş yüzyıllık meşe ağaçlarından başka bir şey değildi. 

Merakla kocasına döndü. 

"Hangi sürprizi?"  

Tekrar etrafına bakındı.

"Ben sürpriz olacak bir şey göremiyorum."

Drako boğuk bir sesle güldü ve Caroline'a doğru bir adım attı. 

Caroline'ın gözleri büyüdü. Erkeğin bakışlarında yanıp sönen pırıltılar içini titretti. Dün geceden sonra, artık onun böyle baktığında ne istediğini biliyordu. Başını iki yana sallayıp gülerken, "Hiç sanmıyorum!" dedi. Bir taraftan da Drako'nun her adımına karşılık kendi de bir adım geri gidiyordu. "Ben canın istediğinde tadabileceğin bir... bir şey değilim!" 

"Şey, derken?..."

"Dalga geçme!" diye bağırdı Caroline. "Ne demek istediğimi anladın! Sabahtan beri..."

"Ben bir aptalım!"

"Ne?..."

Bir tanesinin altında durdukları koca meşeye sırtı dayanan Caroline; Drako'nun yeniden, "Aptalım!" demesi üzerine, kızgınlıkla, "Evet, öylesin!" diye bağırdı. 

Lanet olası serseri, kahvaltıdan beri sürdürdüğü resmiyetin kasıtlı olduğunu böylelikle kabul etmiş oluyordu. 

Drako, ellerini karısının iki yanından ağaca dayayarak onu hapsetti.

"Ama artık değilim!"

Kocasının yaklaşan yüzüne büyülenmiş gibi bakan Caroline, her tarafını sıcak basmış gibi hissediyordu. Henüz dün gecenin anıları çok tazeydi. Bu yüzden bu erkek tarafından iyice doyurulan bedeninin ona doğru çığlık çığlığa meyletmesi kadar doğal bir şey olamazdı. 

Caroline'ın kendini kontrol edebilmesinin tek nedeni, aynı erkeğin gün boyu mesafeli duruşuyla yarattığı hayal kırıklığıydı. İncinmişti. Daha da kötüsü kendini kullanılmış gibi hissetmişti. Dün gece aralarında var olan duygunun bir hayal ürünü olduğunu, her şeyin iki bedenin arsızca birleşmesinden başka bir şey olmadığını düşünmüştü.  

Kızgındı! Hem de çok! Başkalarının yanında onu reddetmemiş olması, burada baş başayken reddetmeyeceği anlamına gelmezdi. Bu yüzden kocasının yaklaşan dudaklarına karşı soğuk durmaya çalışarak başını yana çevirdi.

KADER BAĞLAYINCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin