Bölüm 11

822 69 2
                                    


"Feza?" dedi Selen ve ona döndüm.

"Siz kavga ettikten sonra..Yani Taşkın ile. Taşkın benden numaranı istemişti ama sanırım sana ulaşmaya çalışmadı hiç." diye devam etti. Tek kaşını merakla hava kaldırmıştı.

"Aranız hala bozuk gibi." diye araya girdi Bahadır.

Belli ki Taşkın onlara benden özür dilediğini anlatmamıştı. Gerçi bende Selen'e hiç bahsetmemiştim.

"Bana mesaj atmıştı." dedim çekinerek.

"Siz Taşkın'la kavga mı ettiniz?" diye sordu Cenk.

"Evet. Biraz tartışmıştık." O günü hatırlamak istemiyordum. Hatta o günün gecesini bile.

"Mutfağa indiğimizde burun buruna kavga ediyorlardı." dedi Selen. Ona konuyu kapatması gerektiğini belirten bir bakış attım.

"Gerçekten hallettik.Bir sorun yok." dedim iç geçirerek.

Orada iki saate yakın oturduk ve Taşkın'ı düşüncelerimden uzaklaştırmaya çalıştım. Bahadır benim ayrı bir eve çıkmam gerektiği konusunu tekrar açtığında ona gerçekten böyle bir şey düşünmediğimi söyledim. Aslında daha önce gerçekten hiç böyle bir şey düşünmemiştim ama fena bir fikir gibi durmuyordu. Hiç tek yaşama hayalim olmamıştı ama zaten şu an olsa olsa bu bir hayal olurdu sadece.

Tekrar arabaya binip eve dönerken Bahadır daha önce hiç dinlemediğim bir elektro gitar solosu açtı ve itiraz etmedim. Cenk sesini yükselttiğinde bile memnuniyetle karşıladım. Kafamdaki sesleri bastırıyordu.

Evimin önüne geldiğimde onlarla vedalaştım ve beni davet ettikleri için teşekkür ettim. Cenk bir gün bu kadar ince davranmaktan ortadan ikiye ayrılacağımı söylediğinde gerçekten güldüm.

Eve girdiğimde annemin hala gelmediğini fark ettim ve oyalanabilmek adına mutfağa girdim. Akşam yemeği hazırlamayı düşündüm. Mutfakta harikalar yarattığım söylenemezdi ama basit şeyler pişire biliyordum.

Hazırladığım tavuğu fırına attığımda annem eve geldi ve yemek için teşekkür etti. Sofrayı beraber hazırladık ve anneme görüşmesinin nasıl geçtiğini sordum. Kötü geçmediğini ama beklediği gibi de olmadığını söylediğinde üzüldüm.

"Babanın güvendiği bir pazarlama şirketiydi." dedi annem. Yediği tavuktan memnun görünüyordu.

"Bence hemen umutsuzluğa kapılma anne. Bu işte bir tecrüben vardı zaten değil mi?"

"Sen küçükken bir kaç yıl çalışmıştım sadece." dudaklarını büktü.

"Her şey hallolacak inan bana." Bunu ikimiz adına da inanarak söylüyordum.

Annemle biraz televizyon izleyip daha sonra odama çıktım. Can'ı aramayı düşündüm ama ona söyleyebilecek herhangi iyi bir şeyim yoktu. Can'a olan duygularım konusunda artık emin değildim. Ona hala minnettardım. Hatta onu seviyordum ama bu bir ilişkiye yetecek bir sevgi değildi. Ona artık haksızlık etmemeliydim.

Gözlerim penceremden dışarı kaydığında siyah jipin orada durduğunu gördüm ve direk cama yaklaştım. Ama çoktan gaza basıp gözden kaybolmuştu. Belkide zaten buradan geçiyordu ama Taşkın'ın arabasıydı bunu biliyordum.

Sürekli bu yolu kullandığı düşünülürse bu garip bir durum değildi. Onun yaptıklarına fazla anlam yüklememeyi artık öğrenmeliydim. Derin bir nefes verip yatağa kendimi attım.

Onun hakkında takıntılı birine dönüşüyordum. Salak salak salak!

Yatağımda duran çantama uzandım ve telefonumu çıkardım.Numarayı ararken kararlıydım.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin