Taşkın hala derin uykudayken yavaşça bana dolanmış kolunu kaldırdım ve yatakta doğruldum. Yanından ayrılmak istemiyordum ama annemle aramı tekrar açarsam sonuçları daha kötü olabilirdi. Elimi yavaşça yanağında gezdirdim. Kaşları hafifçe çatıldı ama uykusuna devam etti.
Aklıma gelen bir fikir ile aşağı indim. Mutfağa girdim ve uyandığında yemesi için bir şeyler hazırlamak istedim. Beni yanında bulamayacaktı ama belki bu durumu telafi ederdi. Buzdolabına baktığımda seçeneklerimin kısıtlı olduğunu gördüm ve suratımı astım. İç çekip sandviç hazırlamaya karar verdim.
Malzemeleri çıkartırken bir süreliğine zihnimden uzaklaştırdığım düşünceler yeniden beliriverdi.
Taşkın gerçekten taşınacaktı.
Sebebini bana söylemekten kaçınmıştı ama içten içe bu kararının arkasında o adam olduğunu biliyordum. Nedim Özaka ve buraya gelen arabanın arasında kesinlikle bir bağlantı vardı. Taşkın bu yüzden buradan gitmek istiyordu.
Bunları düşünürken neredeyse elimi kesecektim ama son anda kurtuldum.
Diğer taraftan bencilce düşünecek olursam eğer taşınmasının farklı bir boyutu da vardı. Artık bu kadar yakın olamayacaktık. Zaten kısıtlı olan zamanımızın yanına bir de mesafe eklenecekti.
Hazırladığım tepsiyi odasına götürdüm ve ses çıkarmamaya özen göstererek masasına bıraktım. Gözlerim masadaki not kağıtlarına kaydığında gülümseyip bir kalem bulmaya çalıştım.
'Afiyet olsun Beyefendi.'
Sırıtıp kağıdı tepsiye koydum ve dönüp Taşkın'a baktım. Aralık dudaklarının arasından minik horultular çıkıyordu. Ona doğru ilerledim ve eğilip yanağına bir öpücük kondurdum.
Artık gitmelisin Feza.
Eve döndüğümde annem akşam yemeğini çoktan hazırlamıştı ama iştahımın yerinde olduğu pek söylenemezdi. Akşamın geri kalanı boyunca tarih ödevimi yapmayı düşündüm. Eğer kitaplara odaklanabiliyor olsaydım bu daha kolay olurdu. Telefonum çaldığında hala önümde boş bir kağıtla öylece kitapları karıştırıyordum.
Arayanın Selen olduğunu gördüğümde gülümsedim.
"Selen?"
"Feza, çok özür dilerim sana haber vermem gerekiyordu ama benimde çok sonra haberim oldu." Nefes almadan konuştuğunda Tuğrul beyden bahsettiğini anlamıştım.
"Özür dilemene gerek yok Selen." dedim anlayışlı bir şekilde.
"Bana da Melis haber verdi." Gözlerimi devirdim. O anı hatırlamak istemiyordum.
"Biliyorum."
Taşkın ve Cenk'in bundan bahsettiğini hatırlıyordum. Aslında başka bir şeyden daha bahsetmişlerdi ve bunu hatırlamak rahatsız olmama neden oldu.
"Hak etmediğim bir şekilde."
"Eğer okuldan sonra Taşkın seni çalmamıza izin verirse mutlaka görüşelim." sesinde sahte bir düşmanca tavır vardı.
Gülümsedim."Haberleşiriz."
Telefonu kapattıktan sonra kitaplarımı kaldırıp kendimi yatağa attım. Taşkın nasıl olur da sevgimi hak etmediğini düşünürdü? Bunun nedeni eğer geçmişi ise bu beni sinirlendirirdi. Başından geçenleri zaten biliyordum ve bu ona karşı olan hislerimi zerre kadar azaltmamıştı. Sanırım bunu onunla konuşmam gerekecekti. Kendini asla bu şekilde düşünmemesi gerekiyordu.
Şu anda kesinlikle emin olduğum şeylerin listesi sınırlıydı.
Bunu ona söylemeye asla cesaret edemeyecek olsam da, Taşkın'a aşık olmuştum. Bana derinlemesine anlatmayacak olsa da geçmişin de yaptığı ve asla geri alamayacağı kötü işler vardı. Son olarak artık bir çıkış yolum yoktu. Önüme serilen tüm yollar beni aynı kişiye götürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022
Novela JuvenilAşk, imkansız olan birçok şeyi mümkün kılar. Feza'nın tüm hayatı değişti. Evi,arkadaşları,planları... Hepsi babasının beklenmedik ölümünün bir sonucuydu. Şimdi tek yapması gereken yeni başladığı okuluna odaklanmak, daha sadık arkadaşlar edinmek ve...