Bölüm 19

784 71 2
                                    


Ve anlatmaya başladım. Taşkın'ı ilk gördüğüm zamanı, Can ile sevgili oluşumuzu,sonra ondan ayrılışımı ve Taşkın hakkındaki korkularımı..Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Anlattıkça kendimi daha hafif hissediyordum. Emir hiç sözümü kesmeden beni dinledi ve arada sadece anlayışlı bir şekilde başını salladı.

"Ona git dedim ve o geceden beri konuşmuyoruz." Sesim sonlara doğru canlılığını yitirmişti.

"Yani bir köprünün üstünde deli gibi öpüştünüz mü?" diyerek inledi.

Tüm anlattığım şeylerden sonra buna takıldığına inanamıyordum. Kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Sinirlerim yıpranmıştı sanırım.

"Aşık olmak böyle bir şey değil mi? Bir noktadan sonra kafayı yiyorsun." Söyledikleri ile gülüşüm soldu. Aşık olmak mı?

"Seni anlayabiliyorum." dedi ve elime uzandı. Dostça yaptığı belliydi ama yine de dışarıdan öyle görünmediğine emindim.

"Sana her dokunduğumda kasılmaktan vazgeç Feza." Bir an duraksadı. "Ben eş cinselim." gülümseyerek yüzüme bakıyordu ama benim ifademin nasıl olduğu konusunda bir fikrim yoktu.

"Ah.. Tabi." dedim.

"Bir sorun mu var?" Yüzündeki gülümseme kaybolmuştu ve endişeli bir hale bürünmüştü.

"Yok.Hayır.Asla." Elini tutup sıktım. "Ne sorun olabilir ki?" Bu asla bir sorun olamazdı.

"Sevindim." Tatlı bir şekilde sırıttığında onunla gerçekten iyi arkadaş olabileceğimizi düşündüm.

İkinci dersimize yürürken Emir'in söyledikleri kafamda dönüp duruyordu. Ona Taşkın'a aşık olduğumu söylememiştim. Aslında ondan hoşlandığımı bile söylememiştim. Ama o tüm anlattıklarımdan bu sonucu çıkarmıştı. Korkuyordum.

Korkuyordum,çünkü eğer bunu kendime itiraf edersem yaşayacaklarım beni endişelendiriyordu. Uçurumun kenarındaydım ve Taşkın'a aşık olmak tam olarak böyle bir histi. Kendini o uçurumdan aşağı bırakmak gibi. Hiç çabasız ama çok tehlikeli.

Hocamızın sınıfa girmesi ile kendimi derse vermeye çalıştım. Bu boşuna bir çabaydı çünkü anlatmaya başladıkları arka planda bir vızıltıdan ibaretti ve ben boş gözlerle önümdeki not defterine bakıyordum.

Emir kalemle kolumu dürttü ve içinde bulunduğum dalgınlıktan çıkıp ona baktım. Başıyla tahtayı gösteriyordu. Birinci sınıfların ortak dersi olan tarih dersinin nasıl bir planda işleneceğini Birhan hoca alt alta yazarak sıralıyordu. En başa kendi ismini yazmayı ihmal etmemişti. Siyah çerçeveli gözlükleri ve siyah,kıvırcık saçları ile daha çok bir öğrenciye benziyordu.

Hepsini aynı şekilde defterime not ettikten sonra ders hakkında birkaç bilgi daha verildi ve Birhan hoca bu haftalık bunun yeteceğini söyleyip dersi bitirdi.Telefonumu kontrol ettim ve saatin daha erken olduğunu fark etmem ile eve gidip gitmeme konusunda kararsız kaldım. Binadan çıktığımızda Emir hararetli bir şekilde günün değerlendirmesini yapıyordu. Tarih hocamızın aşırı yakışıklı olduğunu üstüne basa basa anlatırken kahkahamı tutamamıştım.

Çıkış kapısındaki turnikelere yaklaşınca tam önüne park edilmiş büyük siyah jipi gördüğümde olduğum yerde duraksadım. İşte oradaydı. Onu neredeyse 5 gündür görmüyordum ve bu şimdi görmem ile birlikte düşüncelerimin birbirine karışmasına engel değildi.Bakışlarım arabasının önüne yaslanmış bir şekilde duran Taşkın'ın üzerinde gezindi.Gri bir tişört ve koyu renk bir kot pantolon giymişti ama bu sıradanlık onun şu an okuldaki en dikkat çekici şey olmasını engelleyemiyordu.

Geçmiş Zaman Hakkında #Wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin